Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 5+, Okul Dönemi - 7+

Büyü, Büyü, Büyü! : Minik ama Güçlü

Mini. Mini. Resimli kitaplar hakkında konuşmaya başlamadan önce karakterin adını bir kez daha söylemek aklınızdan geçenleri haritalandırmak için yeterli olabiliyor bazen. Birlikte deneyelim. Mini. Mini. Yaşar ufacık bir evde, mini mini teyzeleriyle. Mini. Mini. Korkar bazen kendi düşlerinden bile.

Mini, adı üzerinde minicik bir kız. Minicik, yapraklar, dallar ve hatta tırtıllar bile büyük ondan bazen. Mini, mini mini bir minyatür sanki. Minik bir evde yaşıyor, teyzeleriyle, hikâyesi de tam burada başlıyor işte. Resimli kitap okurlarına tanıdık gelecek aile kurgusundan da türler arası fiziki farklarda gerçeğe yaklaşmaktan da uzakta bu metin. Gerçeklik algısını kendi hikâyesini aramaya niyetli minik lehine bozacak yeni bir evren kurmuş, ormanın derinliklerinde bir yerde bolca kırmızı bitki arasında, sessizce.

Mini’nin dört teyzesi var, dördü de mini mini kendisi gibi. Ve her akşam uykudan önce anlatıyorlar uzun uzun kahramanlık hikâyelerini. Mini izliyor onları dikkat ve imrenmeyle. Demek bu kadınlar, hem de boyları Mini’den minicik uzunken, koc-caman bir şahinin pençesinden kurtarabilmişler bir minik kızı. Dinliyor, düşünüyor, arıyor Mini kendi hikâyesini, hikâyesini bulmak için ihtiyaç duyduğu gücü. En çok da teyzelerini dinledikten sonra, geceleri.

O gecelerden birinde birbirinden ilginç bitkiler diyarında adımlamaya başlıyor minik. Ay gökte, yeşil yapraklarda; Mini’nin elleri kırmızı tulumunun ceplerinde, soruları kafasında. Derken bir ses, minik değil hiç, -düşünmeyin sakın öyle olduğunu-, bir ses, büyük bir kanadın çırpılışından, derken pençeler, iri bir hayvanın bedeninden… Ve yalnız Mini, teyzelerinin yeni bir kahramanlık macerasına konu olamayacak yani bu ani tanışma. Korkuyor Mini baktıkça Baykuş’a.  Korkuyor Mini, Baykuş’un ondan istediklerini duydukça. Baykuş diyor ki “Bir canavar var.” Dadanmış bahçelere bu canavar, tozu dumana katmış, tavşanların, farelerin, böceklerin her biri bir yana kaçışmış. Evcilleştirilemez, büyük, çok büyük, dev gibi hatta, vahşi mi vahşi bir canavarmış bu!

Baykuş’un peşi sıra bahçede dolandıkça duygularını tanıyor Mini, korkusunu en çok da. Ne zaman gelip ne zaman gidiyor bu duygu, kime komşu, kiminle yok sohbeti? İçimizde bir yerlerde arayıp durduğumuz, başkasında görüp bazen imrendiğimiz bazen öykündüğümüz duygular nerelerde gizli, hangi patikalarda yürürsek karşılaşırız onlarla? Bir de şu var elbette, kim bu dev gibi canavarlar? Ya bizi onlar karşısında minicik kılan ne? Okurunu dev gibi yapraklar, kocaman kocaman gözler, hışırtılar, kaçışmalar arasında merakla adımlamaya çağırıyor Mini, peşinden duygunun sonsuz ormanına dalsınlar, her sayfada eşlik etsinler sorularına, kendileri de yeni sorular bulsun istiyor.

Mini, küçük bir kız. Mini, küçük ve ürkek bir kız. Mini küçük, ürkek ve çok şanslı bir kız. Şanslı çünkü onu kendi hikâyesini yazmaya yüreklendiren cesur kadınların maceralarıyla büyüyor, şanslı çünkü kendisinden büyük hemen her şeyden korksa da duygularıyla tanışmaktan geri durmuyor. Çok yaşa Mini, annemin her bebeğe söylediği gibi “Büyü, büyü, büyü, kocaman ol!”

Doğayı her bir yapraktaki detayı maceranın ritmiyle hareketlendiren, her sayfada bir kısa filmden sahneler izlediğim fikri uyandıran şahane resimleriyle Minik ama Güçlü, Melissa Castrillon tarafından yazılıp resimlenmiş, bence şiirli üslupların, oyuncu metinlerin vazgeçilmez çevirmeni olan Ali Berktay tarafından Türkçeleştirilmiş ve Türkiye İş Bankası Kültür yayınları tarafından yayımlanıyor.

Yorum bırakın