Akkuzu ile Karakuzu’nun maceralarından söz etmeye başlamadan önce ilkokul ödevlerini hatırlamak gerek. “Okuduğunuz hikâyenin kahramanları kimlerdir?” sorusunun cevabını iyice öğrenip devam etmeli yola. Sağ baştan sayıyorum: Akkuzu, Karakuzu, koşturan ironi kuzu Kar, Kar’dan aşağı kalır yanı olmayan kuzu Bulut ve koç Işık.
Okumaya devam et “Şenlikli Kıvırcık Kumpanyası: Akkuzu Karakuzu”Etiket: can çocuk
Kraliçenin Sofrasında Rengârenk Canavarlarla: Antonio Gibi Biri
Antonio minik bir oğlan. Evde, okulda, sokakta, otobüste, her an her yerde. Öylece durduğu yerde duruyor sanıldığında bile kıpır kıpır. Salondaki sandalyenin altından göz kırparken saniyeler içinde salınmaya başlıyor göklerde. Onun yanında, bunun yöresinde, ana babasının evladı, öğretmeninin öğrencisi; herkesin bir şeyi, kimisinin her şeyi bazen. Ve her daim “göründüğünden çok daha fazlası.” Çünkü küçük bir çocuk o, her ânı yeni bir hikâye.
Okumaya devam et “Kraliçenin Sofrasında Rengârenk Canavarlarla: Antonio Gibi Biri”Boş Ver! En İyisi Seninkisi!: Başka Bir Anne
Annesi okul çıkışına gelemeyen çocuklardandım ben. Gelemedi, çalışıyordu. Hafta sonları görüşebildiğimizde de hep yetmeye, yetiştirmeye çalıştığından koşturup dururdu. Normal, hayli normal bir anneydi. Çevresindeki annelerden ayrılan özellikleri de vardı ama yine o anneler gibi kendisi olmaya imkanı yoktu.
Okumaya devam et “Boş Ver! En İyisi Seninkisi!: Başka Bir Anne”Muhteşem Adnan Bey’in Maceraları: Benim Babam Kötü Örnek
Mart, Bu Kitabı Çok Sevdim için “çocuk kitaplarında toplumsal cinsiyet” dosyasının ayı. Ancak dosya geçen yıl yayınlanmadı. Henüz pandeminin ilk günleriydi, belirsizlik ve kaygı zirvedeydi. Üretip paylaşmanın iyileştiriciliğini yeniden anımsadığımızda ise başka bir aya girmiştik. Bir yıl sonra bugün, sokakla, hayatla ilişkimizin bir kez daha düzenlendiği 2021 Mart’ında, sözü yine taşı delen ayrık otlarına bırakıyorum.
Okumaya devam et “Muhteşem Adnan Bey’in Maceraları: Benim Babam Kötü Örnek”Yıldızlardan Atlara, Dağlardan Çöllere :Denizi Düşleyen Prenses
Bilirsiniz çöller tenhadır. Ve yine bilirsiniz ki, çöllerde papağan görülmesi neredeyse imkansızdır. Bu nedenle, bir kaktüsün gölgesindeki rengarenk papağan ayrı yönlerden gelip aynı yerde duran ve birbirlerine çok benzeyen iki kıza bakarken “bugün, bu çöl gerçekten de kalabalık!” diyorsa, orada gerçekten ilgi çekici şeyler oluyor demektir. Okumaya devam et “Yıldızlardan Atlara, Dağlardan Çöllere :Denizi Düşleyen Prenses”