Mart, Bu Kitabı Çok Sevdim için “çocuk kitaplarında toplumsal cinsiyet” dosyasının ayı. Ancak dosya geçen yıl yayınlanmadı. Henüz pandeminin ilk günleriydi, belirsizlik ve kaygı zirvedeydi. Üretip paylaşmanın iyileştiriciliğini yeniden anımsadığımızda ise başka bir aya girmiştik. Bir yıl sonra bugün, sokakla, hayatla ilişkimizin bir kez daha düzenlendiği 2021 Mart’ında, sözü yine taşı delen ayrık otlarına bırakıyorum.
Çocuk kitaplarında toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının izi hala çok belirgin olsa da, son yıllarda kabına sığmayan, ezberleri reddeden çokça maceraya eşlik ettik. Eşitlik hayalini mağara duvarlarına resmeden, kadınların uğursuz sayıldığı gemilerde tayfa olan kızlarla, turuncu elbisesinin rengine, ayakkabılarının tıkırtısına hayran oğlanlarla tanıştık. Tamiratta değil çamaşır yıkamada usta babaları, isyan hikayesini başkalarınınkine bayrak eden kadınları okuduk. Okuyoruz. Daha gidecek çok yol var evet ama neşeyle adımlayanları görüp çoğalttıkça hafifleyecek yükümüz.
Bugün Adnan Bey’den söz edeceğim. Mine Hanım’ın eşi. Ana babasının oğlu. İyi bir çalışan, iyi bir taraftar, iyi bir aşçı, iyi bir terzi, iyi bir akrobat … Ve daha neler neler. Ama en çok kızının babası Adnan Bey. Böyle on parmağında on marifet bir babanın kızı olmak ne keyiflidir değil mi? Hem evet hem hayır bu sorunun yanıtı. Evet, onunlayken dur durak bilmiyor hayatın eğlencesi. Ve maalesef hayır, çünkü peşlerini bırakmıyor huzursuz erkekler korosu. Adnan Bey koşuyor yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle, peşinde elinde destek pankartıyla kızı ve çıkıveriyor köşeden parmağını sallayarak dayısı. Akşam mis kokular yükseliyor Adnan Bey’in mutfağından, tezgâhın önünde merakla izliyor kızı derken arkalarında bitiveriyor amcası. Cambazlık ederken de rahat yok bu ikiliye, bulaşık yıkarken de.
Bilirsiniz, erkekler bir ucundan tutmadıkları işlerin doğrusunu öğretmeyi görev sayarlar. Bilirsiniz, yükleri kadınların üstüne yıkmış geleneklere yürekten bağlıdırlar. Bilirsiniz işte, ellerini kollarını savura savura bilgiçlik taslamak onların sorumluluğundaki işlerdendir sanki. Çamaşır bulaşıkla, ütüyle alışverişle, çocuk bakmakla geçirecek değiller elbet kıymetli vakitlerini. Bu işlere bir el attılar mı da anlatmalı, anlatmalı anlatmalılardır ne denli farklı olduklarını… İşte, Adnan Bey hakkında çok fazla fikir yürütülmesi de bundan. Bu adam oradan oraya koşturuyor da bir gık demiyor. Her işe yetiyor hem de yüzünde eksik etmediği bir gülümsemeyle. Kızı başını ne yana çevirse orada Adnan Bey; yaslanacak bir omuz, kıkırdayacak bir arkadaş, işinin ehli bir kuaför. Bu yüzden büsbütün karışıyor bu minik kızın aklı, işittikçe ailenin erkeklerinin bitmek bilmeyen eleştirilerini. Babasının her işe yetmesinin nesi kötü ki?
Benim Babam Kötü Örnek, sayfaların kenarından fırlayıveren bu erkekler korosunun derdine, babasının maceralarını hayranlıkla izleyen bir kızın gözünden çözüm aramanın hikayesi. Kimselerde olmayan yeteneklere sahip bir baba neden sürekli eleştirilir? Bize ev işlerini hatırlatmadan yapan erkeklerin “kötü örnek” olduğunu kim öğretti? Elinde iğne iplikle, perdeyle tencereyle gezmenin kadın işi olduğunu ya da? Adnan Bey’in aşçılığını eleştirirken boyunlarından önlüklerini eksik etmeyen bu adamların derdi ne? Hayatına dahil ettiklerinin sorumluluğunu alabilen erkekler neden pek de sevilmiyor? Cinsiyet rollerimizi, hayranlıkla şaşkınlık arasında tanıyan minik bir kızın gözünden yanıt arıyor bu sorulara Benim Babam Kötü Örnek.
Babalığın eve ekmek getirmekten, sofra kurulurken koltukta gazete okumaktan, çocuklarına sürekli öğüt vermekten fazlası olduğunu anlatan; çatık kaşları yumuşatan, güldüren, reddeden, başka mümkünleri seslendiren kitapların sayısı artıyor. Ancak bu yeni babalık hikayelerini sıklıkla çocuğun gözünden tasvirlerle okuyoruz. Aslı Tohumcu ise erkekliğin en çok da erkekler arasında kurulan “bir şey” olduğunu anlatıyor. Kötü örnek olmanın, yanlış olmakla yaftalanmanın, doğruya çağrılmanın kimlikleri nasıl kurduğunu fısıldıyor. Sallanıp duran parmaklara aldırmayan, neşeyle koşturan babalar çoğalsın, sayfalardan sokaklara taşsın. Taşsın ki, aslında pek de normal oldukları halde kahraman sanmayalım onları.
Benim Babam Kötü Örnek, Aslı Tohumcu tarafından yazılıp Mavisu Demirağ tarafından resimlenmiş ve Can Çocuk tarafından yayımlanıyor