Gün doğar. Işık. Sonra gece, karanlık yeniden. Yeniden, ışık. Zaman geçer. Gün değişir, aylar, mevsimler. Yıllar geçer. Değişir hayat. Yürürüz, büyürüz. Değişir. Her şey. Her şeyin ve herkesin yeri değişir. Zaman, mekân, varlık, his; hayat değişir.
Okumaya devam et “Hep Orada ve Şimdi Yanında: Petra”Etiket: nesin yayınevi çocuk cenneti kitaplığı
Hüngür Hüngür Ağlayan, Sıkı Sıkı Sarılan Kahramanlar: Sert Çocuklar
Bu yılın “çocuk kitaplarında toplumsal cinsiyet dosyası”nın son konuğu hakkında düşünürken masama göz atıyorum. Erkeklikler, Erkeklik: İmkansız İktidar, Hegemonik Erkeklik… Gözüme ilk çarpan kitaplar bunlar, en üstte onlar var, en çok onları okumuş, onları hırpalamışım.
Okumaya devam et “Hüngür Hüngür Ağlayan, Sıkı Sıkı Sarılan Kahramanlar: Sert Çocuklar”Bizim Kaldırımdan Ses Veren : Seto Bal
Bu, Deniz ile Seto’nun, Mavi ile Deniz’in, komşularını sevenlerin hikâyesidir. Bu hikâyede hayat, gökkuşağının altında keşfedilir ve kedilerin sınırlarına saygı duyulur. Bu hikâyenin kahramanları karşı kaldırımdan bakılıp gülünenlerdir biraz da. Okumaya devam et “Bizim Kaldırımdan Ses Veren : Seto Bal”
Anılarla Bezenmiş Bir Garip Hoşluktu O: Boşluk
Bir gün bana bir şey oldu, içimdeki ses sustu, gök parça parça üstüme yıkıldı sandım. Bir gün bana bir şey oldu artık rüzgarın soluğunu hissetmem mümkün değildi sanki. Bir gün bana bir şey oldu, zamanı geriye almak mümkün olabilseydi dedim ya da beni ayağa kaldıracak bir ele tutunmak. Ama, bir saniye. Bunların hepsi başka başka günlerde olmuştu. Okumaya devam et “Anılarla Bezenmiş Bir Garip Hoşluktu O: Boşluk”
Bir “Biz”e Yeter: Postacı Piero ile Gece Bekçisi Marcello
Bizim evde iki yatak var, dört koltuk, iki de bisiklet var. Bolca kitabımız var ama balığımız yok. Ev büyükçe ama biz sığmıyor gibiyiz yine de. Ev arkadaşım, ben giderken de evde, dönerken de. Zaten yatağa arada bir geliyor, koltuklarda tırnakları törpülüyor, bisikletlere bakıp bakıp şaşırıyor. Kitaplar en çok raflardan aşağı atarken hoşuna gidiyor, balığımız olsaydı… Olamazdı. Piero ile Marcello’nun varmış işte dememe kalmadı, uyudu. Okumaya devam et “Bir “Biz”e Yeter: Postacı Piero ile Gece Bekçisi Marcello”