Annesi okul çıkışına gelemeyen çocuklardandım ben. Gelemedi, çalışıyordu. Hafta sonları görüşebildiğimizde de hep yetmeye, yetiştirmeye çalıştığından koşturup dururdu. Normal, hayli normal bir anneydi. Çevresindeki annelerden ayrılan özellikleri de vardı ama yine o anneler gibi kendisi olmaya imkanı yoktu.
Onların imkansızlığı bizim imkanlarımızın yolunu döşedi çoğunlukla. Bugün söz edeceğim kitabı okuyan arkadaşım kitabın kahramanını bana benzettiğini söylemişti mesela. “Ah, keşke bu kadar renkli bir kadın olabilsem!” diye iç geçirmiştim. Oysa, ben dolabında yedi tane gri kazak olan bir kadınım. Kabına sığmazlığımla başı derde girecek bir çocuğum da yok zaten. O küçük kızın annesi ise bana hiç benzemiyor. Okulun dağılma saati yaklaştığında bu miniği alıyor bir merak: “Acaba annem bugün diğer annelerin arasından bir çırpıda ayırt edilmesini sağlayan neler giymiş, neler yapmış olacak?”. Onlar olağanca aynılıkları ile kapıda dizilirken bu miniğin annesi hangi köşeden fırlayıverecek koşturarak? Günü hangi değişiklikle taçlandıracak? Sorular, sorular, sorular, bitmez tükenmez meraklar minik kızın kafasında. Bazı günler oturup düşünüyor, yazıp çiziyor; annesi ve diğer anneler hakkında. Annesi, o ruhu baharlı kadın, hakkında yazıyor en çok. Birlikte yürüdükleri yolları, tükenmeyen maceralarını düşünüyor bir bir. Sonunda kimin cebindeki taşlar daha ağır gelir dersiniz? Ya da balonlar taşları yener mi? Öyle ya, güneşli günlerde arabasını çiçeklerle süsleyen, balıklarını da gezmelerden eksik etmeyen, yüreği de giysileri gibi parıldayan bir anneyi nasıl sevmezsiniz?






Başka Bir Anne, çocuk kitaplarındaki yeni annelik temsillerinin son kuşak temsilcilerinden. Babanın bacak bacak üzerine atıp gazetesini okuduğu evlerde bulaşık yıkayan anneleri aştık. Artık çalışan, karar veren, evin dışında temsiller görüyoruz. Ancak bu yeni temsiller de sürekli koşturan, yetmeye çalışan, anneden fazlası olamayan kadınlara ait. Fazlası olamıyor çünkü kendi olmaya kitaplarda bile vakti kalmıyor. Fazlası olamıyor çünkü anne olmak kendinden vazgeçmek olarak kodlanıyor. Sonsuz güç ve şefkat yüceltildikçe annenin kendiliği azalıyor. Sınırın dışında adımlayan anneler makbul sayılmıyor. Ne mutlu bu miniğin annesine, içinden geldiğince düzenliyor hayatını, renkleri eksik etmiyor gülüşünden. Bunun gerçek hayattaki kaynakları üzerine elbette düşünebiliriz ama sınır taşlarına basan kitapların çoğalttığı sese de kulak tıkamayalım. Renklerimizi solduranlara yenilmeyecek umut burada da çoğalıyor çünkü.

Başka Bir Anne, bir kolaj kitap olarak tasarlanmış. Çiçekler düğmelerden, açık hava akvaryumları telden. Bol bol kumaş geçiyor sayfalardan. Hele annenin pantolon koleksiyonu! Minik okurların en sevdiği pastel boyalar başrolde. Hatta ufaklığın sorgulamaları onun dilinden resmedilmiş. Kitabın görsel tasarımı, okul öncesi dönemin ilgisini diri tutmakla kalmayıp ona ilham olacak bana kalırsa. Bir yetişkinle birlikte okumak için tasarlanmış kitabı tamamladıktan sonra, kenarda kalmış kağıtlar, kumaşlar, boyalarla kendi maceralarınızı resmedebilirsiniz. Yeni bir annelik hikayesine yeni bir anı kazandırma vakti çalabilirsiniz belki hayattan.

Başka Bir Anne, Sandra Albukrek- Sebban ve Leyla Navaro tarafından yazılmış. Sandra Albukrek- Sebban aynı zamanda kitabın çizeri. Kitap, Can Çocuk tarafından yayımlanıyor.