Akkuzu ile Karakuzu’nun maceralarından söz etmeye başlamadan önce ilkokul ödevlerini hatırlamak gerek. “Okuduğunuz hikâyenin kahramanları kimlerdir?” sorusunun cevabını iyice öğrenip devam etmeli yola. Sağ baştan sayıyorum: Akkuzu, Karakuzu, koşturan ironi kuzu Kar, Kar’dan aşağı kalır yanı olmayan kuzu Bulut ve koç Işık.
Kahramanların adları maceralarının şenliğine bir fikir veriyordur zaten. Olsun, birazcık da ben anlatmak isterim Akkuzu Karakuzu Lunaparkta’yı. Salıncakları var, ağaçları, yıldızları, bol bol neşeleri, “Me, me, meee! Ma, ma, maaa! Mi, mi, mii!” diye ilerleyen şahane şarkıları, bir de geceleri gökyüzüne bakarken sordukları büyük büyük soruları: Hareket eden yıldızlar mıdır, yoksa salıncaktakiler mi? Eğlene öğrene süren bir çayır tiyatrosu sanki bu kıvırcıklar her günü. Akkuzu çalıların arasında ağlayan Tavşan Tap’ın sesini duyana dek öyleydi demeli belki de. Tavşan Tap’ın hikâyesinde parlak gözlü devler, vantilatörler, kocaman kocaman aynalar, bayraklar; büyük bir gizem var. Mecburen gidilecek, yerinde öğrenilecek olan biten, düşecek yola kıvırcık kumpanyası. E peki, kirpi ve sincap nereden geldi olay mahalline? Siz şenlik bitti mi sandınız yoksa?





İkinci kitapları Akkuzu Karakuzu ve Kargalar’da kuzuların başı aksiliklerle ve aksiliklerden çok daha aksi kargalarla dertte! Gün geçmiyor ki evden uzaklaşan bir koyunun neşeli günü tatsızlıkla sonlanmasın. Önce Kar, sonra Karakuzu. Çözülmez dertler sanmayın başlarına gelenleri, hemen her gün bizlere de olur aynıları. Ama işte dalda üç çenebaz karga. Gözleri üzerinde kuzuların, işler başlamasın aksi gitmeye, başlıyorlar kıkır kıkır gülmeye. Dayanılmaz oluyor kimi zaman şakaları. Ne yapmalı da başlarından savmalı şu haylaz kargaları? Rengârank koyunların vardır elbet ceplerinde planları.





Akkuzu ile Karakuzu’nun (ve Kar’ın ve Bulut’un ve Işık’ın) maceraları çok neşeli ama hepsi bu değil. İlk okuma kitabı oldukları için tekrar eden ses ve kelimelerle bolca karşılaşıyor okurları, yine ilk kez duymuş olabilecekleri sıfat ve fiiller, kavramaya olanak verecek biçimde yineleniyor metin boyunca. Karakter ve mekân tasvirlerinde metin ile görsel birbirini tamamlar biçimde tasarlanmış. Kimi zaman zorbalığa varan arkadaş şakalaşmaları gibi dertlere özgüvenle, dayanışmayla karşılık vermek ve içinden çıkılamayacağı düşünülen, fiziki zorluğu büyük yükleri eritmek için yaratıcı çözümler üretmek gibi meseleleri de var bu hikâyelerin. Ama büyük gibi görünen sorunları her daim neşeyle, şenlikle çözmeyi bilen karakterle bezeli olduğundan ne müziklerinin ritmi azalıyor ne de hayal gücüne sınır çiziliyor Akkuzu Karakuzu öykülerinde. Onlarla tanışanın, seslerini dinleyenin yanına kâr kalıyor şu düşünce: Sonu ne olursa olsun Kar’ın sevdiği şarkıları söylerken hissettiği kadar mutlu olmak gerek hayatta.
Akkuzu Karakuzu Lunaparkta ile Akkuzu Karakuzu ve Kargalar, Stefano Bordiglioni tarafından yazılıp Barbara Nascimbeni tarafından resimlenmiş. Tülin Sadıkoğlu’nun çevirdiği kitapların yayıncısı Can Çocuk.