Bilirsiniz işte, kurtlar çoğunlukla gridir, burunları uzuncadır, gözleri keskin; büyüktürler pek çok hayvandan… Efendime söyleyeyim…Tehlikelidirler. Hem de çok! Ve tehlikesinin büyüklüğü, huyundan suyundan, türünden dişinden değil, onların tehlikeli olduğu bilişimizi bilmelerinden gelir. Kurtlar korkunun kokusu alır yani. Ekleyelim öyleyse listeye zorbalığı…
İşte günlerden bir gün, hakkında pek çok şey bildiğimiz kurtlardan biri, bir kasabaya girdi. Karnı aç, neredeyse yapışmış kemikleri derisine; bakındı içinde daha kötü günler için ayırdığı üç kuruştan fazlası olmayan heybesine. Kurdun kurtluğu biraz da heybetinde elbet ve o mevcut değildi kahramanımızda masalın başında, ama dedim ya ondan korktuğumuzu bildikçe büyür durur gölgesi tarla ortasındaki korkulukların bile. Feri sönmüş gözlerimle dahi dize getiririm tüm hayvanları, bir ulumamla açarlar keselerin ağzını diye düşünmüş olacak ki o da ötedeki bir çiftliğin hayvanlarını hedef diye seçti kendine.

Ama işte bazen işler ezberimizdeki gibi gitmez, inekler, domuzlar, hatta minicik ördekler bile korkmadılar kurdun tehditlerinden. Ellerindeki kitaplar sanki başka diyarlara götürmüştü onları, hayal gücünün peşindeki gezintilerine mâni olacak tek bir çıtırtıya yoktu tahammülleri. Şaşkına döndü Kurt cahilliğini yüzüne vuran çiftlik hayvanlarının cüreti karşısında. İşte günlerden o gün, zorba kuyruğunu kıstırıp düşünmeye koyuldu ve masal yeniden yazıldı.


İlkin okula yazıldı Kurt. Arkadaşlarının, öğretmenlerinin şaşkın ve ürkek bakışları arasında söktü okumayı. Koştu çiftliğe, olmadı ilk seferinde, okuma performansından memnun kalmadı İnek, Domuz ve Ördek. Şaşkın bakışlar, kütüphanelerde karşıladı onu bu kez. Okudu, okudu, okudu Kurt, kendi masalını yeniden yazmak için, onlarca masalı, yeniden, yeniden, yeniden.

Kültürlü Kurt otuzdan fazla dile çevrilmiş bir çocuk edebiyatı klasiği, sonunu bilenlerin sayısı pek çok bu yüzden, ama yine de onunla bu yazı vesilesiyle tanışacak okurların oyunbozanı olmak istemem ve eklerim sorumu sona: Ne dersiniz çayırda yankılanan seslerden biri Kurt’un mudur? Ve yeniden yazılan masalları hangi kulaklar işitir?


Kültürlü Kurt’un dilimizdeki yolculuğu yeni değil aslında, 2000’lerin başında okumuştum ben de. Öykü boyunca en çok dikkatimi çeken, Kurt’un okudukça değişen davranış biçimi olmuştu. Zorbanın tekiyken sınırlara saygılı, dâhil olmak istediği topluluğun taleplerine uyum sağlamaya çabalayan biri olmuştu. Kitaplarla tanıştıkça çiftlik hayvanlarının onu şaşkına çeviren cesaret ve cüretlerinin kaynağını kavramış, gün geçtikçe bilgeleşmişti. Masalları hiç teklemeden peş peşe okurken birlikte olmanın gücünü de keşfetmişti. Zihnimin köşesinde bunlar kalmıştı kitaptan, aradan geçen yıllarda Kültürlü Kurt ile yalnızca sahaflarda karşılaştık. Yeniden basıldığını, hele hele yeniden resimlendiğini duyunca çok sevindim haliyle.

Okumayı öğrenmekle, okumayı sevmekle, sınırlara saygı duymakla, arkadaş edinmekle, zorbalığa meyletmekle, maceradan çekinmekle, azla yetinip kenara çekilmekle başı dertte olanlar için ilaç gibi bir hikâye bence Kültürlü Kurt. Tüm iyi çocuk kitapları gibi fısıldıyor okuruna, masalları bir kez yazılır sananlar ancak kendi masalını yeniden yazmaya cesareti olmayanlardır diye. Yaşasın okuma gözlüğünü burnunun ucuna iliştirip ezberimizi bozan koca kurtlar ve tüm cesaretleriyle onu ciddiye almadıklarını söyleyen inekler, ördekler, domuzlar…
Kültürlü Kurt, Becky Bloom tarafından yazılıp Volkan Akmeşe tarafından resimlenmiş. Kitabın çevirmeni Merve Sarıhan, yayıncısı ise Masalperest Kitap.