Okurun kitapla kurduğu bağın zamana yayılışı, yıllar içinde dönüşmesi hakkında çok fazla söz söylenmiştir muhakkak. Kıymetli olanın hayatın farklı devirlerinde okunsa da hep aynı tadı veren kitaplar olduğunu söyleyenler olmuştur. Asıl güzelliğin, kitabın anlamlarının okurla birlikte büyüdüğünü görmek, her okumada farklı şeyler düşünmeye kapı aralamak olduğunu savunanlar da az değildir muhakkak. Kitapla okurun devirleri arasındaki ilişki, yeni okuma hâlleri üzerine çok söz vardır hasılıkelam fakat ben bu yazıda onlardan birine atıfta bulunmak yerine, Çarpık Ev ile bağımı anlatacağım. İnsan değişir, kent değişir, dönem değişir. Peki ya çocukluk?
Okumaya devam et “Dev Fanuslardan Gizemli Bahçelere Açılan Kapı: Çarpık Ev”Yazar: Işıl Kızılırmak
Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!
Uyuyordu mağarasında Bozayı, henüz kış uykusunda olma vaktiydi ne de olsa. Sonra sesler çalındı kulağına, sonra yenileri, gövdesi uyumaya meyletse de kulaklarında çınlayan “Daangg!”lar, “Klankkk!”lar, ”Çotannnk!”lar ve nicesi izin vermedi yatağına dönmesine. Eşi Kestane ve yavruları Kocaoğlan ile Ballıböcüş de uyandı uykularından. İşte bu kötü haberdi çünkü bilirsiniz ki, türünden bağımsız olarak zamansız uyanan her yavru huysuz olur.
Okumaya devam et “Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!”Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli
Sayılarla aram pek hoş değildir. Bunu bilmek için yakınım olmaya da gerek yoktur üstelik, birden fazla sebze aldığım pazar tezgâhlarının müşterileri şahidimdir. Telefon numaralarını ezberleyemem. Dijital saat ekranında gördüğümü telaffuz ederken hata yapmadığım nadirdir, saati soranı da pişman ederim çoğu zaman.
Okumaya devam et “Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli”Bir Not, Bugüne, Yarına, Usulcacık: Piraye Hanım’ın Sürprizi
Yaşlanmak, otuzların ikinci yarısında benim en büyük kaygı alanlarımdan birine dönüştü. Hayattan beklentiler üzerine konuşulurken yardımsız yaşlanabilmeyi ilk sıralara yerleştirdiğimi, benim yaşımın bunları düşünmek için çok genç olduğu yönündeki eleştiriler sayesinde fark ettim. Fark ettim etmesine ama kaygımda pek de azalma olmadı, nasıl birine dönüşeceğimi hâlâ çok merak ediyorum, kedileri köpekleri beslemek, bulut izlemek için sokaklarda gezinebilecek miyim acaba?
Okumaya devam et “Bir Not, Bugüne, Yarına, Usulcacık: Piraye Hanım’ın Sürprizi”“Nöbetçilerden Korkmayınız!” ve Kıkırdayınız: Orman Cücelerinin Sergüzeşti
Bu yazı, bir anmadır. 3 Haziran 2025’ten, 3 Haziran 1963’e; Nâzım’a. Nâzım’ın şairliği, şiir tarihimizdeki yeri tartışmaları -dürüst olmak gerekirse- hayli uzağımda, zira onu iyi şairliğiyle değil, Nâzım’lığıyla seviyorum. Tüm yazıp çizdikleri, mücadelesi, yılgınlığı, umudu, çaresizliği, ışıldayan fikri ve hepsine kızgın olduğum hatalarıyla. Bu yazı, bir anma, en çok da çocuk gülüşleri içindeki fotoğraflarıyla anımsadığım Nâzım’ı, çocuklar için masallarıyla…
Okumaya devam et ““Nöbetçilerden Korkmayınız!” ve Kıkırdayınız: Orman Cücelerinin Sergüzeşti”