Zorba oğlanların türlü eziyetine maruz kalan, hayli çekingen, hatta görünmemeyi iş edinmeye başlamış olan Piero ile parmaklarını prize sokmuşçasına dimdik, kırmızı saçları, göz alıcı renkli giysileri, akıl almaz derecede kısa boyuyla ters orantılı özgüveni ile Pien’in hikâyesi bu. Oğlanlar aşağılamak için Piero’ya Pire diyorlar, o da yeni adına el mahkum katlanıyor, Pien ise saçlarından dolayı edindiği Diken lakabını gururla taşıyor.
Zorbalığı görmezden gelen ahlakçılıkla derdi var Diken’in, uzun uzun düşünüp reddetmiş gibi değil üstelik, olması gereken zaten buymuşçasına doğal. Zorbalığa ayna tutmada, sevilmeyen kelimeleri uluorta kullanmada çekincesiz. Piero’nun gülüşünü bile sakladığı, gözler ona çevrildiğinde küçüldükçe küçüldüğü ve herkesten korktuğu dünyasının aksine “Böyle gelmiş böyle gider” denen her şeyin üzerine üzerine koşuyor bu kız. Diğer ailelere benzemeyen ailesi, özellikle dev bir muammaya dönüşen babası, sıra dışı evleri; tek boynuzlu atlar, bahçe cüceleri ve ejderha kirleri ile Diken ve evreni biricik. Piero’ya göre onun “hoş bir tuhaflığı var.”
Peki garipliğine hayran olmaya başladığı bu kız Pire’ye baş kaldırmayı öğretirse? Saçma bir takma ad yüzünden homurdanmaktan vazgeçmesini söylerse? Meydan okuyan, maceraya atılmaktan korkmayan ve dayanışanların kahraman olduğundan söz ederse? Ya Pire’nin cesaretini aradığı yerde ilginç ritüellerin hakim olduğu bir ev, siyahlar içinde bir kadın, biraz ürkütücü oyuncak bebekler ve bir tutam saç varsa? İşte bu tam Diken’lik bir macera olur!
Pire ve Diken toplumsal cinsiyet meselesine dair doğrudan söz söylemeyen bir kitap. Karakterler bütünüyle kızların başarabileceğini ya da erkekliğin de kırılgan olduğunu anlatmak üzere kurgulanmamış. Pike ve Diken kalıbına sığmamak ya da sokulduğun kalıbı kendince şekillendirerek yıkmak üzerine. Hakaret için kullanılan sözcükleri sahiplenmek, yeniden üretmek ve anlamını değiştirmekle ilgili. Zorbalığın, güç krizlerinin ardıyla derdi var. Erkek olmanın, eksik olmanın, görünmezliğin anlamlarını sorguluyor. Yeteneği ile cezalandırılmış kadınlara da bir küçük selamı var. Aile kavramına, babanın/babalığın mutlaklığına dair yeni fikirleri var. Görüntüyle alay edenlere karşı kendini yaratma amacı, bedenini sevme niyeti var. Bulunduğu yerin en güçsüzü olanın kendi alanını yaratması, güce kavuşunca kendisiyle yüzleşmesine tuttuğu bir aynası var. Hırpalandıkça yalnızlaşanlara uzattığı bir eli, ‘öteki’lerin dayanışmasından doğan dostlukları var. Hayal gücüne saygısı, sarsılmaz gerçeklere soktuğu bir çomağı var. Ve bu kadar derin, bu kadar büyük şeyleri okuruna tahtayı işaret etmeden söyleyebilme mahareti… Çok keyifli, çok heyecanlı bir macera ile kendini ve kendinden olanı keşfetme, güçlünün yarasını görmenin hikâyesi bu.
Pire ve Diken Pieter Koolwijk tarafından yazılıp Linde Faas tarafından resimlenmiş. Büyülü Fener tarafından yayımlanan kitap Ufuk Güngör tarafından çevrilmiş.
“Gözleri İle Bakanlar: Pire ve Diken” için bir yorum