Okurun kitapla kurduğu bağın zamana yayılışı, yıllar içinde dönüşmesi hakkında çok fazla söz söylenmiştir muhakkak. Kıymetli olanın hayatın farklı devirlerinde okunsa da hep aynı tadı veren kitaplar olduğunu söyleyenler olmuştur. Asıl güzelliğin, kitabın anlamlarının okurla birlikte büyüdüğünü görmek, her okumada farklı şeyler düşünmeye kapı aralamak olduğunu savunanlar da az değildir muhakkak. Kitapla okurun devirleri arasındaki ilişki, yeni okuma hâlleri üzerine çok söz vardır hasılıkelam fakat ben bu yazıda onlardan birine atıfta bulunmak yerine, Çarpık Ev ile bağımı anlatacağım. İnsan değişir, kent değişir, dönem değişir. Peki ya çocukluk?
Okumaya devam et “Dev Fanuslardan Gizemli Bahçelere Açılan Kapı: Çarpık Ev”Kategori: Okul Dönemi – 9+
Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli
Sayılarla aram pek hoş değildir. Bunu bilmek için yakınım olmaya da gerek yoktur üstelik, birden fazla sebze aldığım pazar tezgâhlarının müşterileri şahidimdir. Telefon numaralarını ezberleyemem. Dijital saat ekranında gördüğümü telaffuz ederken hata yapmadığım nadirdir, saati soranı da pişman ederim çoğu zaman.
Okumaya devam et “Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli”Sıfırların Şen Sesi: Ailemde Kahraman Yok!
Mo ya da Maurice Dambek’in ailesinde kahraman yok! Pek çoğumuzun ailesinde olmadığı gibi. Ve iki dili, iki adı, iki hayatı var. Evde, mahallede, çeperde Mo; okulda, merkezde, resmiyette Maurice Dambek. Başarılı bir öğrenci Mo.
Okumaya devam et “Sıfırların Şen Sesi: Ailemde Kahraman Yok!”Safsataya Karşı Şüphe, Tesadüfe Karşı Akıl: Einstein’ın Beynini Yemek
Haber kaynağınız ister televizyon olsun isterse sosyal medya, günü “uzmanlara göre” kalıbıyla başlayan bir habere denk gelmeden bitirmeniz olası değil. Son bir yılda durumun nasıl vahimleşebildiğine bir kez daha tanık olduk.
Okumaya devam et “Safsataya Karşı Şüphe, Tesadüfe Karşı Akıl: Einstein’ın Beynini Yemek”Herakles’in Omzunda, Gizlice: İnanılmaz Bir Gecenin Hikâyesi
Hâlâ yapılıyor mu bilmiyorum, bizim zamanımızda (dinozorlar falan sağdı o vakitler) okul gezileri olurdu düzenli. Zaptımızın daha kolay olduğu ilkokul dördüncü sınıftan itibaren iyice çeşitlenirdi geziler. Boydan boya çamura battığım ormanı tanıma ve fidan dikme şenliği de okul gezisi kapsamındaydı, ailem olmadan yaptığım ilk Sultanahmet turum da.
Okumaya devam et “Herakles’in Omzunda, Gizlice: İnanılmaz Bir Gecenin Hikâyesi”