Uyuyordu mağarasında Bozayı, henüz kış uykusunda olma vaktiydi ne de olsa. Sonra sesler çalındı kulağına, sonra yenileri, gövdesi uyumaya meyletse de kulaklarında çınlayan “Daangg!”lar, “Klankkk!”lar, ”Çotannnk!”lar ve nicesi izin vermedi yatağına dönmesine. Eşi Kestane ve yavruları Kocaoğlan ile Ballıböcüş de uyandı uykularından. İşte bu kötü haberdi çünkü bilirsiniz ki, türünden bağımsız olarak zamansız uyanan her yavru huysuz olur.
Okumaya devam et “Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!”Etiket: resimli kitap
Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli
Sayılarla aram pek hoş değildir. Bunu bilmek için yakınım olmaya da gerek yoktur üstelik, birden fazla sebze aldığım pazar tezgâhlarının müşterileri şahidimdir. Telefon numaralarını ezberleyemem. Dijital saat ekranında gördüğümü telaffuz ederken hata yapmadığım nadirdir, saati soranı da pişman ederim çoğu zaman.
Okumaya devam et “Tepemdeki Huzursuz Baykuş Susmayınca: Görünmez Uli”Sözlükten Gelen Nanik: Gizemli Sözcük Açimpa
Sosyal medyada karmaşık duyguların, zorlu durumların bazı dillerde uzun tasvirlere gerek duyulmadan, tek kelimeyle açıklanabildiğini anlatan hesaplar var. Yorumlarda kendisini artık on sekiz harfli bir sözcükle tanımlayacağını söyleyen heyecanlılar, yıllardır aradığı sözcüğe kavuştuğunu ilan eden muştucular, hatta iki saniye önce öğrendiği kelimeyi dövme yaptıracağını söyleyen cesurlar var.
Okumaya devam et “Sözlükten Gelen Nanik: Gizemli Sözcük Açimpa”Dikenli Lastik Toplar Ormanda Ne Arar?: Kirpi Mirpi’nin Kaybolduğu Gün
Ben ilkokuldayken (ki biraz eskidir tevellüdüm) evde hayvan bakmak ders kitaplarında yer bulabilen bir konu değildi. Soba başında uyuklayan kediler, bahçedeki kulübede havlayan köpekler, hane halkının görevlerinin şaşmaz nizamla sunulduğu görsellerde yer bulsa da belletilirdi ki, hayvan dediğin ormanda yaşar.
Okumaya devam et “Dikenli Lastik Toplar Ormanda Ne Arar?: Kirpi Mirpi’nin Kaybolduğu Gün”Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?
Biz yetişkinler her gün kullandığımız kelimelerin düşündürdükleri, hissettirdikleri üzerine pek az konuşuyoruz, özellikle anlamlar söz konusu olduğunda, bir nevi ezbere yaşamak yaptığımız. Yetişkinlik örneğin, olgunlaşmayı yüceltirken sıkıcılığı üzerine söylediklerimiz hep eksik sanki. Anlamları üzerine düşündükçe soğuduğum bir kelime yetişkinlik, o yüzden Monika gibi “büyükler” diyeceğim bize, çocukluğun soruların birbirine çarptığı meraklı günlerini geride bırakan ‘olgunluğa erişmiş’ kimselere.
Okumaya devam et “Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?”