Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 3+

Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!

Uyuyordu mağarasında Bozayı, henüz kış uykusunda olma vaktiydi ne de olsa. Sonra sesler çalındı kulağına, sonra yenileri, gövdesi uyumaya meyletse de kulaklarında çınlayan “Daangg!”lar, “Klankkk!”lar, ”Çotannnk!”lar ve nicesi izin vermedi yatağına dönmesine. Eşi Kestane ve yavruları Kocaoğlan ile Ballıböcüş de uyandı uykularından. İşte bu kötü haberdi çünkü bilirsiniz ki, türünden bağımsız olarak zamansız uyanan her yavru huysuz olur.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken baharın kokuları çalındı burunlarına, eh neyse iyi bir şeyler de oluyor diye düşünmeyin çünkü ayılar ile kokular bir araya geldiğinde mideden gelen sesler de yükselir, bol gürültülülerinden… Eh, bu da ayıları biraz daha sinirlendirebilir tabii.

Kokular ve sesler arasında salınan uyku mahmurluğunu bir ihtimal böldü sonra. Bunca ses, bunca gürültü, hayvan dostlarına ait olmayacağına göre… Tehlikede olabilirlerdi! Ormana aniden gelen, bu ürkütücü gürültücüler kimdi? Usulca yaklaşıp izledi ayı ailesi, bagajı açık bir arabanın etrafındaki insanların ne yapıp ettiğini. Bu kitabın öyküsü de o seyirle başladı işte. Ayılar dikkatle baktı, nasıl hareket ediyordu bu insanlar, ne yiyip ne içiyordu, ne diyor neyliyordu? Aralarındaki ilişkiler haklarında neler söylüyordu? Ormana ne niyetle gelmişlerdi ve neler yapıyorlardı? Neden etrafa bir şeyler saçıp duruyorlardı? 

Sayfalar sayfaları kovaladı ve ayı ailesi, bir minik müdahalede bulunarak fısıldadı okuruna: Orman kimin ey insan? Bu yeşil ağaçlar, bu mavi sular, başına gelmedik kalmasa da yine bereketli bu toprak? Bu koca dünya kimin? Bizi böyle vakitsizce uyandırırken kış uykumuzdan, ikimizin de olabilir mi sahiden?

Dikkat İnsan Çıkabilir!’in ortasında doğanın insan eliyle yok edilişi var. Kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan insan tavrına eleştiri. Dünyanın merkezinde saydığı varlığını kutsamak isteyen insanın, kendisinin olmayan alanları, kendisine benzemeyen türleri ezip geçişine; fazlasını, hep daha fazlasını kendisinin kılma arzusuna bakış. Böyle özetlendiğinde çocuk kitaplarında aşina olduğumuz bir temayla karşı karşıya olduğumuzu düşünmek mümkün. Doğanın, hayvanların insanların tavrına kendi dillerinden yanıt verdiği öykülerle sıkça karşılıyoruz, evet, kısa sürede benzer kaç başvuru dosyası incelediğimi hatırlamıyorum ben de. Ve hayır, Dikkat İnsan Çıkabilir!, aşina olduğumuz bir temayı aşina olduğumuz bakışla görmüyor. Yaratıcılık, edebi birikim, çocuk edebiyatını ciddiye almak gibi kıymetler oluşturuyor bu farkı. İlkin, dünyanın durumu ve geleceğe dair en kötümser senaryoları, olan biten yetişkinlerin suçu değilmişcesine, çocukların sırtına yüklemeyerek ezber bozuyor kitap. Çünkü, çocuklara doğayı korumayı anlatmanın binbir yolu var bunlardan biri, olan bitenin kendi suçları olduğunu düşündürmek değil. Ardından taraf oluyor metin, doğanın tarumar edilişi karşında çaresiz, insanın insafından medet uman, durumlarını anlattıktan sonra sahneden çekilen hayvanlar görmüyoruz. Doğa isyan ediyor ve kazanıyor. Yerkürede insan izi taşımayan bir çakıl taşı bırakmamaya yeminli gibi yağmalayanlara yangınlarda acı içinde ölen binlerce hayvandan, küle dönen ağaçlardan, yeniden can bulması yıllar sürecek topraktan söz ederseniz, o toprağa otel dikerler çünkü. Edebiyat, taraf olmaktır, evet, elbette çocuk edebiyatında da -belki de en çok onda. Ormanın ayısı, yaprağı, suyuyla, şımarık ve bencil piknikçilere isyanı, bence çok kıymetli bir taraf oluştur. Piknikçilerin tasvirinden ayıların mide gurultularına dek, yaşayan bir dille karşılaşıyor okur.

Füsun Çetinel’in Ayasofya Konuştu’sunu okumayanlarınız varsa, BuKitabıÇokSevdim okurlarına tavsiyem olsun. Bir serafim nasıl anlatılır da sayfadan çıkıp kanlı canlı belirir okurunun karşında…  Ve kitapta hayli zor konuların işleniş biçimi, çocukları fanuslarda büyütmek isteyen yetişkinlere yanıt gibidir; çocuklara neyi, nasıl anlatmalı soruları için dönüp bakabiliriz. Cansu Dinç’in perspektif kurallarını alaşağı eden bakışına, nidaları da renklerin cıvıldadığı komposiyonlara dâhil edişine, hepimizin zihninde benzer imgelerle canlanan kelimelere yeni anlamlar yükleyen yaratıcılığına bayıldım. Özetle, uzun yıllardır sıklıkla işlenen bir konuda yeniden ancak farklı bakış ve sesle yazıp çizmek cesareti, bence çocuk edebiyatını ciddiye almakla mümkün olabilir, Dikkat İnsan Çıkabilir !de bu ciddiye alışın okurla buluşması.

Uykudan uyanmış bir ayı ailesinin peşinde baharın kokularını, çiçeğe duran ağaçları, kovuklara gizlenmiş hayvanları, dallardan sarkan yemişleri tanıyıp, kısa bir orman gezisine çıkmak; piknikçilerin bagajlarından çıkanları incelerken yepyeni kelimelerle tanışmak, her sayfada renkler, nesneler ve duyguların yansımaları üzerine konuşmak mümkün kitap boyunca. Kitabı bir minik okurla okuma şansım olsa, geleceğe dair fısıltıları hakkında düşündüklerini dinlemeyi çok isterdim.

Dikkat İnsan Çıkabilir!, Füsun Çetinel’in kaleminden Cansu Dinç’in çizgileriyle Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanıyor. 

Yorum bırakın