Uyuyordu mağarasında Bozayı, henüz kış uykusunda olma vaktiydi ne de olsa. Sonra sesler çalındı kulağına, sonra yenileri, gövdesi uyumaya meyletse de kulaklarında çınlayan “Daangg!”lar, “Klankkk!”lar, ”Çotannnk!”lar ve nicesi izin vermedi yatağına dönmesine. Eşi Kestane ve yavruları Kocaoğlan ile Ballıböcüş de uyandı uykularından. İşte bu kötü haberdi çünkü bilirsiniz ki, türünden bağımsız olarak zamansız uyanan her yavru huysuz olur.
Okumaya devam et “Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!”Kategori: Okul Öncesi – 3+
Dikenli Lastik Toplar Ormanda Ne Arar?: Kirpi Mirpi’nin Kaybolduğu Gün
Ben ilkokuldayken (ki biraz eskidir tevellüdüm) evde hayvan bakmak ders kitaplarında yer bulabilen bir konu değildi. Soba başında uyuklayan kediler, bahçedeki kulübede havlayan köpekler, hane halkının görevlerinin şaşmaz nizamla sunulduğu görsellerde yer bulsa da belletilirdi ki, hayvan dediğin ormanda yaşar.
Okumaya devam et “Dikenli Lastik Toplar Ormanda Ne Arar?: Kirpi Mirpi’nin Kaybolduğu Gün”Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?
Biz yetişkinler her gün kullandığımız kelimelerin düşündürdükleri, hissettirdikleri üzerine pek az konuşuyoruz, özellikle anlamlar söz konusu olduğunda, bir nevi ezbere yaşamak yaptığımız. Yetişkinlik örneğin, olgunlaşmayı yüceltirken sıkıcılığı üzerine söylediklerimiz hep eksik sanki. Anlamları üzerine düşündükçe soğuduğum bir kelime yetişkinlik, o yüzden Monika gibi “büyükler” diyeceğim bize, çocukluğun soruların birbirine çarptığı meraklı günlerini geride bırakan ‘olgunluğa erişmiş’ kimselere.
Okumaya devam et “Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?”Yürümek, Büyümek ve Taşlar Üstüne: Küçük Ayının İlkbaharı
Bugün bir ormanda yürüdüm. Ağaçların, çiçeklerin dallarına, tomurcuklarına baktım, kokladım. Güneş yüzümü yaktı bazen. Bugün gülümsedim. Ve böyle çiçekli, kokulu, sıcak geçeceğini tahmin edemediğim bugün, yılın ilk alerji atağını yaşadım. Bir de kitapçıya gittim, bir kitabı sırf adını çok sevdiğim için, bana bugünü hatırlatsın diye aldım. Bir banka oturup art arda üç kez okudum ve çok, çok sevdim Küçük Ayının İlkbaharı’nı.
Okumaya devam et “Yürümek, Büyümek ve Taşlar Üstüne: Küçük Ayının İlkbaharı”Çoktur, Yoktur: Korku Hakkında Bildiğim Her Şey
Dillendirmeye yeni yeni cesaret edebilsem de bir sürü şeyden korkarım ben. Bir sürü farklı şeyden, farklı şiddette. Kimi huzurumu kimi uykularımı kaçırır. Meselâ yükseklik. Tepelerden çekilmiş fotoğraflara bakarken bile soluğumun ritmi değişir. Tavuklarla, horozlarla (ve sıralamaya satır yetmez bir dolu kanatlı, gagalı hayvanla) karşılaşma fikri dahi ellerimi terletir. Düdüklü tencereden, dik merdivenlerden… Karanlıktan bazen, dönme dolaplardan ise her zaman korkarım.
Okumaya devam et “Çoktur, Yoktur: Korku Hakkında Bildiğim Her Şey”