Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 3+

Çoktur, Yoktur: Korku Hakkında Bildiğim Her Şey

Dillendirmeye yeni yeni cesaret edebilsem de bir sürü şeyden korkarım ben. Bir sürü farklı şeyden, farklı şiddette. Kimi huzurumu kimi uykularımı kaçırır.  Meselâ yükseklik. Tepelerden çekilmiş fotoğraflara bakarken bile soluğumun ritmi değişir. Tavuklarla, horozlarla (ve sıralamaya satır yetmez bir dolu kanatlı, gagalı hayvanla) karşılaşma fikri dahi ellerimi terletir. Düdüklü tencereden, dik merdivenlerden… Karanlıktan bazen, dönme dolaplardan ise her zaman korkarım.

Senin korkuların bambaşkadır belki ya da birbirimizin aynıyız vara yoğa korkmalarda, bilemem ki senin listende neler olduğunu… Küçük, kızıl saçlı oğlanın da dediği gibi “Dünyada bir sürü korkunç şey var.” çünkü. Hepimizin korkusu türlü türlü. Kimimiz üzerine gidecek cesareti bulur, kimimiz kendine bile itiraf edemez; birimizin korkusu nadirdir, diğerininki yaygın. Dedim ya korkular da türlü. Bunu ben dedim, dünyada bir sürü korkunç şey olduğunu ise o minik, kızıl oğlan. Evet, dünyada bir sürü korkunç şey var ve bu açılış cümlesini o korkulardan biri nedeniyle evimden uzaklaşmak zorunda kaldığım günlerden birinde okudum ben. Uzaklaşınca geçmeyecekti korkum biliyordum, ama günden güne büyümeye devam edeceğini de tahmin edememiştim doğrusu. Depremden birkaç gün sonra ailemin yanına, başka bir şehre gitmek zorunda kaldım. Orada geçirdiğim her gün, her saatte daha kaygılı, daha mutsuz bir insan oldum. Ne zamana ait olduğunu hatırlamadığım eski korkularım da yalnız bırakmadılar beni, hepsi birer birer çaldılar kapımı. Bir anda çocukluğuma ışınlandım sanki, ama bir fark vardı. Yetişkin ben, korktuğumu söylemekten korkmuyordum. Bu yüzden kitabını benimle paylaşan minikle dertleşmek, bu kitabı birlikte okumak, korkularımızdan konuşup gülüşmek ilaç gibi geldi bana.

Alparslan (“Aslında yedi buçuk oldum, ama yedi diyebiliriz bana, yedi yaşındayım, tamam.”-) bana Korku Hakkında Bildiğim Her Şey’i ve Cin Ali serisini verirken “Bunun seni biraz mutlu edebileceğini düşünüyorum.” dedi. Kedime de keyfini yerine getirebilmek için oyuncaklar almıştı. Kitabı birlikte okumayı önerdiğinde gerçekten kendimi biraz daha mutlu hissetmeye başlamıştım bile. “Dünyada bir sürü korkunç şey var.” Bu cümleyle başlıyor Korku Hakkında Bildiğim Her Şey, minik bir oğlanın dünyasında geziniyor. Evinde, odalar arasında; ana baba, akrabalar arasında; hayatını paylaştığı hayvanlar arasında. Korkanla korktuğu arasındaki boyut farkına bakıp korkusuna güler geçersiniz belki bu kitabın kahramanlarının. Oysa korkunuzun kaynağı sizden katbekat büyük ise alışkındır karşınızdakiler minik minik titremenize. Haksızlık bu elbet çünkü mini mini izlerin nasıl da devleştiğini ancak korkan bilir. Herkesin korkusu, adıyla sanıyla, eniyle boyuyla biricik. Ormanda geceleri gezme korkusu. Bakınız, benzersiz! Bir şişme havuzda timsahlarla yüzme korkusu. İşte nasıl da kendine has! Eh, ormana da gece vakti gitmeyelim, dediğinizi duyar gibiyim. Mantıklı da bu söylediğiniz. Zaten timsahların şişme çocuk havuzlarında işi ne! Kolayca çarpı atabiliriz sanırım bu korkuların üzerine.

Peki ya öyle bir anda siliveremediklerimiz? Kaybolma ihtimalleri, hayvan, bitki fobileri, biçimden biçime giren gölgeler ve o tükenmek bilmeyen geceler? Mini minicik bir oğlan çocuğuysanız ve başkasının korkusuna derman olurken kendi korkunuzla başa çıkamıyorsanız ne yapmalı? Elbette oturup karalar bağlamak yerine sayfa sayfa gezmeli evleri, odaları, büyükanneleri, hamster kafeslerini. Her birine kulak kabartmalı, kıkır kıkır gülmeli, hayret edip düşünmeli, kim gerçek kim değil çeteleler hazırlamalı, tabii bu arada yine gülmeli, bazen usul usul kaçmalı, bazen kalıp meydan okumalı. Her korku bir anda geride bırakılacak diye bir kural da yok tabii. Elimizde hazır bir reçete de yok. Ben Korku Hakkında Bildiğim Her Şey’den en çok bunu öğrendim işte. Her ne yapıyorsak korkularımızın kaynaklarını anlamak ve onlarla vedalaşmak için gülmeyi ihmal etmemeli, belli ki korkular neşeyle bulunmuş çözümler karşısında çaresiz.

Korku Hakkında Bildiğim Her Şey’’i çok sevdiği söyleyince minik okuru bende kalabileceğini, istersem diğer kitaplarını da bana verebileceğini söyledi. Evime dönene kadar onun kitaplarını okudum, ama en çok bu küçük kızıl saçlı oğlanın korkuyu keşfedişini. Korkular, korkan insanlar arasında gezinen çizimlere böyle gülümseyebileceğimi tahmin etmezdim o günlerde. Kitapla tanışmamın üzerinden sanırım bir aydan fazla zaman geçti. Artık evdeyim, hâlâ korkuyorum. Hem de bir dolu şeyden. Biliyorum dünyada korkacak çok şey var ama hemen o oyuncu ikinci cümle geliyor aklıma artık. “Ya da belki de o kadar da çok yoktur, fazla abartmamak lazım.”

Korku Hakkında Bildiğim Her Şey, Jaume Copons tarafından yazılıp Pep Montserrat tarafından resimlenmiş. Tekir Kitap tarafından yayımlanan kitabın çevirmeni Mehmet Çilingir.

İstersem tüm kitaplarını bana verebileceğini söyleyen Alparslan’a teşekkür ederim. Dediği gibi oldu, kitap okumak beni biraz mutlu edebildi. Bu Kitabı Çok Sevdim kitaplığının kitapları da işte tam bu sebeple deprem bölgelerinde kurulan çocuk alanlarına gidiyor. Kıymetli yoldaşlarım resimli kitaplar umarım çocukları bir an olsun gülümsetmeye yardımcı olacak. Bitirirken bu yazının okurundan bir minik ricam var. Temel yardımların yanına -elbette bölgenin ihtiyaç listesini gözeterek- boya kalemi, defter, kalem, resimli kitap ekleyebilirseniz ne şahane olur.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s