Hafıza ve öğrenmeden ne zaman söz edilse, konu döner dolaşır bisiklet sürmenin asla unutulmadığına gelir. Bir bisiklet selesinden kaç yıl ayrı kaldığınız zerrece önemli değildir bu iddiaya göre; ilerlemek için oturmak yeterlidir. Ancak iddianın bilimsel araştırma ya da yaygın deneyimle destekleniyor oluşu ikna etmez beni hatta ne yalan söylemeli biraz kızdırır. Çünkü ben bisiklete binmeyi sürekli unuturum!
Okumaya devam et “Tekeri Çayırlı, Selesi Fırfırlı: Mavi Fil Tombik”Etiket: bisiklet
Bisikletli Bir Oyunbozan: Mavi Kurtlar Kenti
Neşelendim mi sokaklarda ıslık çalmak isterim ama maalesef ıslık çalmayı beceremem. Bu bir dert değil elbette, çünkü ıslık çalamıyorum diye susmam, neşeli bir şarkı mırıldanmaya başlarım. İçim içime sığmıyor gibiyse hele, iki kolumu iki yanıma açar sağa sola eğilirim hızla adımlarken, dünyanın en hızlı uçağıyım ben, kime ne? Okumaya devam et “Bisikletli Bir Oyunbozan: Mavi Kurtlar Kenti”
Bir “Biz”e Yeter: Postacı Piero ile Gece Bekçisi Marcello
Bizim evde iki yatak, üç bisiklet ve dört koltuk var. Bolca kitabımız da var, ama balığımız yok. Ev büyükçe ama biz sığmıyor gibiyiz yine de. Ev arkadaşım, ben giderken de evde, dönerken de. Zaten yatağa arada bir geliyor, koltuklarda tırnakları törpülüyor, bisikletlere bakıp bakıp şaşırıyor; mutfağı güneşlenmek, salonu da pencereden sokağı izlemek için kullanıyor. Kitaplar en çok raflardan aşağı atarken hoşuna gidiyor. Balığımız olsaydı… Olamazdı. Piero ile Marcello’nun varmış işte, dememe kalmadı, uyudu. Okumaya devam et “Bir “Biz”e Yeter: Postacı Piero ile Gece Bekçisi Marcello”