Tavuklar yerlerinde durup insanların hikâyelerini dinlemiyor maalesef. Bir şeyleri gagalamak için oradan oraya koşturup duruyorlar. Yaşlı Pettson’ın da derdi bu işte. Tavukları anlattıklarını dinlemiyor ama onun anlatacak çok şeyi var. Pettson’ın yalnızlığına üzülen komşusu elinde karton bir kutuyla çıkageliyor günün birinde. Bu yalnız adamın derdine derman olacak kutunun üzerinde şunlar yazmakta: Findus Yeşil Bezelye.
Kutudan çıkan minik kedi ev arkadaşının hikâyelerini dinlemeye dünden razı olunca Pettson ona hayatını, inekleri, patatesleri anlatıyor. Yetmiyor masallar anlatıyor. Hatta biçerdöverler hakkında makaleler okuyor. Ve onu cankulağıyla dinleyen minik kedisi Findus bu sayede konuşmayı öğreniyor! Evde ve marangozhanede pati basılmadık yer bırakmayan Findus bir de konuşunca tadından yenmez oluyor. Gözlüklerini komodinindeki bardağa koyan, evin her köşesini inek resimleriyle süsleyen, ilginçlikleriyle komşularının alaycılığına maruz kalan biricik Pettson ile durmadan hoplayıp zıplayan, yılda üç kez doğum günü kutlayan, herkesle arkadaş zıpır kedi Findus’un dostlukları öyle güzel anlatılmış ki gidip evlerinin bir köşesine ilişme isteği uyanıyor bende.
Tavuklarla, porsuklarla dost, çayını kuşlarla paylaşan Findus ile kendisinin açığını yakalayıp ardından dedikodu yapmak için yanıp tutuşan komşusuna anlatacak daha iyi şeyleri olsun diye hikâyeler uyduran Pettson’ın dört hikayesi var.
Küçük Findus Kaybolunca: Pettson ile Findus’un tanışmaları, Findus’un minikliği ve ilk kaybolma hikâyesi bu kitapta. Her kedi gibi durmadan merak eden Findus etrafı turlamaya çıkıyor ve ve “Korkunç bir canavar”la karşılaşıyor. Tüm sayfalarda karşımıza çıkacak olan cicalarla da tabii. Korkunç canavar kim? Pettson Findus’u nasıl buldu? Tavuklar çay partisi yapar mı?
Doğum Günü Pastası: Findus yılda üç kez doğum günü kutluyor demiştim ama bu kitaba konu olan kadar hareketli bir doğum günü daha olmamıştır sanırım. Bitmek bilmez aksilikler, oradan orda koşturmalar, kayıp anahtarlar, patlak lastikler ve kızgın bir boğa. Günün sonunda masada enfes bir pasta varsa ne gam?
Pettson Çadır Kuruyor: Yeni buluşunu denemek için kamp yapmaya karar veren Pettson ve ona eşlik eden Findus’un planları bir süreliğine ertelenir. Ama Findus çadırda uyumak fikrine bayılmıştır. Peki çadır nereye kurulacak? Komşu Gustavson köydekilere bunu nasıl anlatacak?
Tilki Avı: İkilinin kümese dadanma ihtimali olan bir tilkiyi alt etmek için buldukları zekice planın öyküsü bu kitapta. “Tilki aç olmasa köyde işi ne?” deyip çalışmaya başlarlar ve görülmedik bir şenlik çıkar ortaya. Havai fişekler, balonlar,şaşkınlıktan ağzı açık kalan komşular… İyi ama masadaki çikolatalı pastayı kim yedi?
Seride bir de henüz okuyamadığım Sebze Tarlasında Curcuna var.
Kitapların yazar ve çizeri Sven Nordqvist. Binlerce kitap okusam da Findus ve Pettson en çok sevdiklerimden olacaklar her zaman, biliyorum. Bu kadar sevimli olmalarında yazar ve çizerin aynı kişi olmasının büyük payı var bence. Hele çizimlerdeki o detaylar. Öykünün bitişiyle birlikte uykuya dalan inek fotoğrafları mı dersiniz, kırılmış bir yumurtanın sedyeyle taşınması mı, elinde yumurtalık tavuğun ardında gezen cicalar mı yoksa. Defalarca okudum bu kitapları, her seferinde daha önce fark etmediğim bir detay buluyorum. Her şey öyle özenli çizilmiş ki bakmaya doyamamak ifadesini cümle içinde kullanmak isteyenler buyursunlar, derim ben. Kitaplar Ali Arda tarafından çevrilmiş ve Ayrıntı Yayınları’na ait olan Dinozor Çocuk tarafından yayımlanıyorlar. İkilinin yurtdışında çizgi filmleri, oyunları da var.
Bugün bilmem kaçıncı kez okudum bu kitapları ve sağımız solumuz kendinden olmayanı, kendisine zarar verdiğini düşündüğünü yok etmeyi kafaya koymuşlarla doluyken Findus’un dediklerine gülümsedim; “Tüfek taşıyan adamlara asla güvenmem.”
“Herkesle Dost, Hep Dost: Findus ve Pettson” için bir yorum