Yazı kategorisi: Okul Dönemi - 7+

Rum Tum Tugger İçin Bir Şiir: İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu

Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına geçmeye karar verdiğim anda Neşve benden hızlı davranıp masadaki yerini aldı. Karar verdiğim anda, evet, henüz hamle yapmamışken. Kendisinin böyle şahane özellikleri vardır. Cümleyi değiştirmek gerek aslında, çünkü kendisinin şahane olmayan bir özelliği yoktur.

Bu Kitabı Çok Sevdim’in eski takipçileri, sonsuz neşe bahşettiği hayatıma girdiği ilk günleri hatırlar. O günden sonra günüm gecem onu izlemek ve hayran olmakla geçti. Soluğunu yüzümde hissederek uyandığım her ana, işime kalemleri, kitapları dağıta saça dâhil olduğu her kaosa, yanıma yaklaşırken inceden mırıldanışına bin şükran. Konu kedilere geldiğinde çenebazın teki oluşumu ancak kedilerle yaşamanın sırrına vâkıf olanlar anlar elbet, onlara da teşekkürler. Neşve kediler içinde inci inci birinci gönlümde elbette, ama kedi işte zaten, yani ne olsun ki daha? Hayranlık uyandırmak için başka bir özelliğe hiç ihtiyacı yok ki!

Benzer sözler, başka saat dilimlerinde, bambaşka yerlerde yineleniyor ben bunları yazarken, biliyorum. Bir dolu esere de ilham oldu çünkü kediler, sanatçılar vurdumduymazlıklarını, müdanasızlıklarını, cesaretlerini, tükenmeyen meraklarını, yere inmeyen asi başlarını övmeye doyamadı.

Onlardan biri, T.S. Eliot, İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu’nda diyor ki:

“Gelgelelim her kedinin bir ismi daha vardır,

Ne ben, ne siz, ne başkası, hiç kimseler bilemez;

Uğraşmayın dostlarım, elleriniz boş kalır,

YALNIZ KENDİSİ BİLİR, kimselere söylemez.

Bir kedi görürseniz derin derin düşünen,

Tek bir sebebi vardır, benden size söylemesi,

Dalmıştır hayallere, gülüyordur içinden,

Düşün düşün düşün düşün düşünüyordur ismini:

Akla gelse dile gelmez

Dile gelse akla sığmaz

Derin ve esrarengiz, o biricik ismini.”

T.S. Eliot’a şair diyebilirsiniz siz, “Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyık görülen” bir şair diye ekleyebilirsiniz hatta. İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu adlı kitabı, hâlâ sahnelenen, sinema ve televizyona da uyarlanan Cats müzikaline ilham olmuştur, diye devam edilebilirsiniz belki. Benim için ise kedi gözlemcisidir evvela. Yeteneği hayranlık uyandıran, müthiş bir gözlemci. Kedilere isim koymanın bile ne büyük iş olduğunu kavramıştır, onların evde, sokakta, oyunda nasıl başka başka kişiliklere büründüğünü izlemiştir çünkü. Mısralar boyu, sayfalar dolu anlatır kedileri; kuyruğu havada dimdik duran, böbürlenişi bol Korikopat mı istersiniz yoksa paspaslarda, eşiklerde miskinlik eden Benekli Jenny mi? En büyük hobisi çekmecede uyumak olan Rum Tum ya da Thames nehrinin gaddar korsanı Korkunçpençe de olabilir…

Şair, her kedinin ayrı bir hikâyesi varsa neden her kedinin ayrı bir şiiri de olmasın diye sormuş ve yazmaya başlamış sanki. Hep heyecanlı bu kedilerin hikâyeleri, şiirleri kafiyeli. Görmek, düşünmek ve hayal etmek üzerine İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu’nun her bir kelimesi. Haşin bakışından hiç beklenmeyecek kadar romantik, serenatsever kediler, verilen işin başında durmamak için kırk takla atan haylaz kediler; kavgayla gürültüyle hiç işi olmayan, bir ses duyunca tüyüveren kibar kediler, ne yiyeceği yemeğe ne yaşayacağı eve karar veremeyen ayran gönüllü kediler; neşeyle oynaşan, geceleri çatılarda dans eden minnoş kediler, ip üstünde cambazlık eden, tatlı dilli hırsız kediler; gözlerinde kor alevler ışıldayan, koca tüylü belalı kediler, numaraları patentli, gösterileri eşsiz sihirbaz kediler; her gösteride tam yedi defa alkış almış, tiyatrodan emekli kediler, parıldayan siyah kürküyle kulüplerde eğlenen züppe kediler… Kediler, illa kediler! Huydan huya, meslekten mesleğe ve mekândan mekâna. Koltuklardan, bahçelerden korsan gemilerine, şehir kulüplerine, tiyatro sahnelerine, oradan tren garlarına, eski limanlara. Hem bilip tanıdığımız halleriyle kedilik eylerken hem hayalden hayale koşturup haylazlık ederken. Hayal demek de doğru mu bilemem aslında, hangimiz iddia edebilir bir kedinin trendeki yataklı vagonda kondüktörlük edemeyeceğini?

Kediler şahane, haklarında ne yazılsa az. İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu da öyle, bundan sonra ne yazsam tekrar olacak. Kedileri ve hayatı izlemenin, izleyip de görmenin, bilgelik ve hayretten nasiplenmenin kıkır kıkır kıkırdatan binbir dizesini yazmış T.S. Eliot. Bildiğini unutmanın, hayata hep bir yeniden bakmanın ve hayal kurmanın keyfine varışın kedili şiirlerini Gruffallo, Zogi, Pırtık Tekir, Süpürgede Yer Yok, Minik Balık, Tavşancan ile Faresu gibi şahane çocuk kitaplarının çizeri Axel Scheffler resimlemiş üstelik. Ayberk Erkay’ın çevirisindeki ritim de gerçekten parıldıyor. Bir çocuğu şiirle tanıştırmak istesem ilk tercihlerimden biri İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu olurdu kesinlikle. 

İhtiyar Farenin Kediler Kılavuzu, T.S.Eliot tarafından yazılıp Axel Scheffler tarafından resimlenmiş. Ayberk Erkay’ın Türkçeleştirdiği kitabın yayıncısı Yapı Kredi Yayınları.

Yorum bırakın