Uyuyordu mağarasında Bozayı, henüz kış uykusunda olma vaktiydi ne de olsa. Sonra sesler çalındı kulağına, sonra yenileri, gövdesi uyumaya meyletse de kulaklarında çınlayan “Daangg!”lar, “Klankkk!”lar, ”Çotannnk!”lar ve nicesi izin vermedi yatağına dönmesine. Eşi Kestane ve yavruları Kocaoğlan ile Ballıböcüş de uyandı uykularından. İşte bu kötü haberdi çünkü bilirsiniz ki, türünden bağımsız olarak zamansız uyanan her yavru huysuz olur.
Okumaya devam et “Yaşasın İsyan Eden Ayılar : Dikkat İnsan Çıkabilir!”Etiket: günışığı kitaplığı
Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?
Biz yetişkinler her gün kullandığımız kelimelerin düşündürdükleri, hissettirdikleri üzerine pek az konuşuyoruz, özellikle anlamlar söz konusu olduğunda, bir nevi ezbere yaşamak yaptığımız. Yetişkinlik örneğin, olgunlaşmayı yüceltirken sıkıcılığı üzerine söylediklerimiz hep eksik sanki. Anlamları üzerine düşündükçe soğuduğum bir kelime yetişkinlik, o yüzden Monika gibi “büyükler” diyeceğim bize, çocukluğun soruların birbirine çarptığı meraklı günlerini geride bırakan ‘olgunluğa erişmiş’ kimselere.
Okumaya devam et “Bir Minik Yara Bandı ya da Milyonlarca Öpücük: Sevgi Nedir Acaba?”Yaşasın Tükenmeden Uçuşumuz, Yaşasın Umudumuz: Bulut Kuş
Çocuk kitaplarından söz ederken hayli cömert davrandığım/ız kelimeler var. Hayal gücü, örneğin. Yaratıcılık. Keşif. Merak. Özgürlük. Sınırsızlık. Duygudaşlık. Eşitlik. Umut. Bir de bulut. Benim için tüm bunları kapsayan, sarıp sarmalayan kelime bulut. Bulut, engin bir sözcük.
Okumaya devam et “Yaşasın Tükenmeden Uçuşumuz, Yaşasın Umudumuz: Bulut Kuş”Keşfetmenin Coşkusu: Çocuk Kitaplarında Müzeler
Pandemi koşulları hayata karışmaya daha fazla imkân tanır olsa da hala masa başında bolca vakit geçiriyoruz. Ben de bu mesaiye biraz olsun keyif katabilmek için 18-24 Mayıs tarihleri arasındaki Müzeler Haftası için yazdığım yazıyı paylaşmaya karar verdim.
Okumaya devam et “Keşfetmenin Coşkusu: Çocuk Kitaplarında Müzeler”İçi Kıpır Kıpır, Dışı Rengârenk Bir Keşif : Müze
İki yıl önce bu mevsimde bir müzede ağladım. Nasıl olduğunu hiç bilmiyorum, kalp ritmim hızlandı ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Etrafımdaki insanlar bana biraz şaşkın biraz da kınayan gözlerle baktı. Oysa çok sessizdim, onların seyir zevkini engellemiyordu benim duygularım. O ressama hayrandım, özellikle de o tablosuna. Okumaya devam et “İçi Kıpır Kıpır, Dışı Rengârenk Bir Keşif : Müze”