İki yıl önce bu mevsimde bir müzede ağladım. Nasıl olduğunu hiç bilmiyorum, kalp ritmim hızlandı ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Etrafımdaki insanlar bana biraz şaşkın biraz da kınayan gözlerle baktı. Oysa çok sessizdim, onların seyir zevkini engellemiyordu benim duygularım. O ressama hayrandım, özellikle de o tablosuna. Okumaya devam et “İçi Kıpır Kıpır, Dışı Rengârenk Bir Keşif : Müze”
Sarının, turuncunun her bir tonunun dans ettiği bir manzarada, mavinin her tonunu kuşanmış bir adam ile yeşiller içinde bir kadın duruyor. Ortalarında da maviyi ve yeşili çok seven bir oğlan; Bay Vincent’a yardıma gitmek için hazırlanan Camille. Okumaya devam et “Gökkuşağının Çağrıcısı Olanlar: Vincent ve Camille”
Bu Kitabı Çok Sevdim’in yeni konuğu, toplumsal cinsiyet meselesine dair sıkça sorduğumuz sorulara yanıt vermeyi şiar edinmiş AntiPrenses Dizisi’nden. “Neden hep bize ‘önemli’ kadınlar ve adamlarla ilgili hikâyeler anlatırlar? Oynamak için sokağa çıkmayan, kirlenmeyen, güzel kıyafetli prensesleri? Ya da bize çoook uzak olan süper güçlü kahramanları?” diye sorarak ve bu imgeleri reddettiğini açıklayarak başlıyor söze, Kızlar ve oğlanlar için Frida Kahlo. Okumaya devam et “Bayraklaşan Beden: Frida Kahlo”
Bu Kitabı Çok Sevdim 