Diktatör’ün boyu bacak kadar, bıyığı takma… Diktatör’ün bakışı haşin, sesi hiddetli… Oyuncakları bile korkutup sindirmeye yeter öfkesi… Sevmekte pek gönlü yok, sevilmekte de elbet… Diktatör’ün emrinde insanlar, korkarak onu kızdırmaktan, fır dönüyorlar etrafında. İstediği burnunun dibinde bitmeli anında yoksa çekeceği var dünyanın onun elinden. Çünkü “bir adam diktatörse diktatördür”.

En güzel masal onun hakkında yazılmış olandır zira o, gökyüzünden yıldızlar ve ay ısmarlamaya kadirdir. Dünya onun etrafında döner, herkes ve herşey emrine amade… Ama yıldızlı pijamalarını giydiğinde yenilir uykunun çağrısına ne de olsa küçücük bir insan Diktatör. Rüyasında bile boş durmaz ama sıra sıra dizdiği askerlere, korkusundan kaçışan insanlara emirler yağdırır; haritalar üzerinde kükreyip durur, tehdidin bini bir para. Casuslar, bombalar, postallar… Çünkü “bir adam diktatörse diktatördür”. Bir emirle güneşi doğdurduğuna inanır sabahları. Halkı da gölgesinde şaşırdıkça şaşırmış varlığını, üzerlerine arabasıyla sular sıçratan bu şımarığı tebrik kuyruğunda… İnsanların korkusu baki kalsın istiyor sanki, mutluluğu dirhem dirhem veriyor; fazla da sevinmeyin diye buyuruyor. Sadece insanlar değil, kuşlar, karıncalar, ağaçlar hatta taşlar bile onun emir eri, itaat etmeyen bakar tekmesinin tadına. Çünkü “bir adam diktatörse diktatördür”. Onun “bin tane bombardıman uçağı ve milyonlarca polisi var”, onların korkusu herkesin yüreğine dolmalı. Ama bıyığını çıkarıp şapkasından kurtulunca nasıl da küçücük Diktatör, dokunsalar düşüverecek. Ki sonunda biri yapıyor bunu, fakat Diktatör düşüşünden bile elde eder çıkarı; onun canı çok canıyor, o çok mağdur… Ama yakından bakın, kafasındaki sargısıyla ne de mağrur! Nihayet günün birinde, koca dünyanın onun emir erlerinin kışlası olmadığını anlayınca, sevgisini gösterebilmek ve sevgiden payına düşeni alabilmek için çabalamaya karar verir bıyıklı . Ne de olsa o minik bir çocuktur, öfkeyle sindirdiklerinden istediğini alacağını, zorbalıklarına alkış tutanları gördükçe hep var olacak sanan diktatörlerin gölgesinde büyüyen… Onun çocuk rüyalarını bol emirli, sorgusuz itaatli kâbuslara dönüştüren diktatörlerin… Çocuklar sütünü içecek, arkadaşlarıyla eğlenip gülecek, oyuncaklarıyla oynayacak, uykusunda bulutlara tırmanacak. Ve evet, çocuklar zorbaların karanlığından korunacak.

Diktatör, son zamanlarda karşıma çıktığı için beni çok sevindiren kitaplardan biri . Sadece kitabın her sayfasına bir haberle örnek verebileceğimden değil, yer yer çok başarılı kolaj çalışmalarına dönüşen çizimleri, öykünün şiirli diliyle salt iyi ya da kötüyü işaret etmeden çocuklara insan olabilmeyi keyifle anlattığı için de. Okurlarına diktatörlüğü, emir yağdıran zorbaların iticiliğini güldürerek, düşündürerek, onları hikâyeye katarak anlatan bir kitap. Kendisini hayatın merkezi sanan, etrafındaki herkesin onun mutluluğu için var olduğunu düşünen ufaklıklara ayna tutabilir ve arkadaş edinebilmek, doğayla bağ kurabilmek, gülümseyebilmek, sevmek, sevilmek için kime benzememek gerektiğini fısıldayarak yanlıştan erken dönülmesinde etkili olabilir.
Kitap boyunca beni rahatsız eden bir detay var ki değinmesem olmaz. Diktatör’ün şapkasından, pijamasından, arabasının bayrağından seslenen kızıl yıldızları ve gür siyah bıyıkları. Aynı sesleniş kapakta kullanılan yazı karakterinin Kiril alfabesini çağrıştırmasıyla biraz daha güçleniyor sanki. Eşitsizlik ve peşi sıra gelen zorbalığın zirvesine şahitlik ettiğimiz zamanlarda diktatörlüğü hâlâ kızıl yıldızların peşinde aramayı, kaçınılması gerekeni pas geçmeye sebep olan bir saplantı olarak görüyorum.
Diktatör, Ulf Stark tarafından yazılıp, Linda Bondestam tarafından resimlenmiş. Altın Kitaplar tarafından yayımlanan kitap, Özkan Mert tarafından İsveççeden çevrilmiş.