Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 5+, Okul Dönemi - 7+

Büyü, Büyü, Büyü! : Minik ama Güçlü

Mini. Mini. Resimli kitaplar hakkında konuşmaya başlamadan önce karakterin adını bir kez daha söylemek aklınızdan geçenleri haritalandırmak için yeterli olabiliyor bazen. Birlikte deneyelim. Mini. Mini. Yaşar ufacık bir evde, mini mini teyzeleriyle. Mini. Mini. Korkar bazen kendi düşlerinden bile.

Okumaya devam et “Büyü, Büyü, Büyü! : Minik ama Güçlü”
Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 5+

Kedinin Gözlerindeki Düşünce: Gizemli Mona Lisa

Bu yazının giriş cümlesi benden değil.

“-Öyleyse hayalinizde yeni bir yolculuğa var mısınız?

 -İnsanın hayalinde gezmesinden daha güzel ne var?”

Çok sevilen bir kitabın satırlarının, o kitap hakkında yazılacak yazının girişine konuvermesinden güzel az şey var, evet.

Okumaya devam et “Kedinin Gözlerindeki Düşünce: Gizemli Mona Lisa”
Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 5+

Kokulu, İpli, Parisli Bir Macera: Şerlok ve Kayıp Başyapıt

Beni tanıyan herkesin cebinde bana dair birkaç not vardır. Kedileri çok sevdiğim gibi mesela. Ve kitapları. Doğrudur, çok severim kedileri ve kitapları. Ya resimli kedili kitapları? Onlara bayılırım pek tabii. Bu da doğru. Polisiye severim sonra. Resimleri ve müzeleri de. Öyleyse, nasıl olur da bugüne dek Şerlok ile tanışmamış olabilirim ben? İşte, bu bir muamma. Birlikte çözeriz umarım.

Okumaya devam et “Kokulu, İpli, Parisli Bir Macera: Şerlok ve Kayıp Başyapıt”
Yazı kategorisi: Genel

Küllü, Kedili ve Kılsız, Kabaksız: Külprensi

Resimli kitapların prensesleri, tahtları taçları devirip saraylardan kaçıyor bir süredir.  Kabarık elbiselerle salonlarda salınıp durmaktan yılmışlar. Her daim uslu, itaatkâr, ölçülü olmaya itirazları var. Yeteneklerinin “erkekler kadar” denen ayrımcı bir ölçü üzerinden değerlendirilmesine isyan ediyorlar. Peki ya prensler? Onlar da sıkılmış mı bu daimi iktidar oyunundan?

Okumaya devam et “Küllü, Kedili ve Kılsız, Kabaksız: Külprensi”
Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 3+, Okul Öncesi - 5+

Ay Işığında Seslenirdim Sana: Bir Kedi Olsaydım

Uzun yıllardır hayatımı kedilerle paylaşıyorum.  İlkokuldayken Boncuk vardı bahçede, evden taşınırken Boncuk’u yanına almama izin çıkmadı. ‘Kediler köprüler geçer, şehirler değiştirir yine de bulur sevdiklerini’ diye bir şey çalınmıştı kulağıma, yeni evin ne kadar yakın olduğunu düşündükçe dünyanın en büyük sırrı cebimde gibi sırıtıp durdum. Olmadı, Boncuk hiç gelmedi, dahası eski mahalleyi ziyarete gittiğimizde de yabancıymışım gibi baktı bana. Okumaya devam et “Ay Işığında Seslenirdim Sana: Bir Kedi Olsaydım”