Kendini ‘alemlerin kralı’ sananlarla karşılaşmanın yaşı yok, maalesef. Onlar her köşe başından fırlayabilirler, her an. Yüreklere saldıkları korkunun kokusundan bulurlar kendilerini bile. Böbürlenmektir işleri. Karınlarını itaat ve koşulsuz övgü doyurur. Gerçi doymak da bilmezler ya, neyse. Bu gölgesi kendinden büyüklerin bazı ortak özellikleri vardır ama, kendilerinin bile unuttuğu. Kendinden büyük olanı gördüğünde çöküveren omuzları, balon misali sönüveren cesaretleri, titrekleşen sesleri… Küçük sanılanlardan çıkan yüksek seslerdir korkuları.
Ormanların birinde bir kurt. Tıka basa yiyor da yiyor. Sonra hazmetmek için yediklerini orman halkının arasına karışıyor. Büyüklüğü karşısında boyun eğen itaatkar canlıları gördükçe bir kez daha doyuyor karnı, bu kez böbürlenme ile. Karşısındakini aşağılayıp, değersizleştirmeyi pek severek; tavşana soruyor, Kırmızı Başlıklı Kız’a, derken Üç Küçük Domuzcuk’a, Yedi Cüceler’e… Soruyor da soruyor, sordukça daha da dikleşiyor sırtı, şişiyor göğsü. Bayılıyor övülmeye. Dağlar taşlar dile gelse de, anlatsa büyüklüğünü… Hiç eksilmesin istiyor kulaklarından güçlülüğünü tekrarlayan nidalar. En güçlü, en kocaman, en yakışıklı, en acımasız, en mükemmel…. “Alemlerin kralı!”, “Ormanın kabusu” işte. Sonra miniminnacık ‘bir şey’ çıkıyor yoluna. Yalnızken tanımlaması bile zor bir canlı işte. Bu miniğin niyeti yok Kurt’un hükümranlığını kabule. Kime güveniyor bu yalnız minik? Elbet, vardır sırtını dayadığı bir dağ.
En Güçlü Benim! zorbalık ve kendine güven temalarını geleneksel masal kahramanları üzerinden anlatmış. Küçük okurun daha önce aşina olduğu masal karakterleri, yine masallarda hinlikleri ve kaba kuvveti ile nam salmış olan kurt imgesi ile karşılaşmış bu öyküde. Ve zorba, amansız, doymaz bilmez karakter karşısında yalnızın çaresizliği, çaresizliğin diğerini nasıl beslediği öyle keyifle anlatılmış ki. Kitabın hazzını arttıran şey ise hiç kuşkusuz, Yıldırım Türker’in şiirli çevirisi. Türker’in çocuk kitabı çevirileri kelimelerin karşısına Türkçe karşılıklarını yerleştirmeyi yeterli gören kişiler için ders niteliğinde bence. Harika çizimlere, öykülere sahip pek çok kitabın çeviri nedeniyle yavanlaştığını gördükçe bunu düşünüyorum. En Güçlü Benim! dönüp dönüp okunacak, minik zihinlere, büyük sözler söylemeden derin fikirlerin kapısını aralayan bir kitap.
Mario Ramos’un yazıp resimlediği En Güçlü Benim! Yıldırım Türker tarafından Türkçeleştirilmiş ve Kır Çiçeği Yayınları tarafından yayınlanıyor.