Yakınındaki kent büyük, kendi küçük bir kasabanın kütüphanecisi Marina biraz yorucu geçen yaz tatilinin sonunda, çocuklar için düzenlediği yazı atölyesinin konusunu bulmuştu: “Yaşam, Yazarlarını Bekleyen Bir Hikâyedir. Kim Anlatmak İster?”
Marina ilk toplantıda tüm yıla yayılacak atölyenin detaylarından söz ederken katılımcılar meraklı gözlerle birbirlerini süzüyordu. İkişerli gruplara ayrıldıkları arkadaşlarının “yaşamöyküsü yazıcısı” olacaklarını öğrenmek meraklarını iyice arttırıyordu.
Yazı atölyesinin yeni projesi, her açıdan ‘normal’ bir İtalyan ailesinin en küçük üyesi olan Beata ile annesinden başka her şeyi ve herkesi Fas’ta bırakarak İtalya’ya göçmüş, en sıradan olayları bile kendisine bahşedilmiş şanslar olarak görmesi öğütlenen Aziza’nın kendine benzemeyeni tanıma yolculuğuna kapı aralayacak mıydı? Beata ve Aziza’yı, önceleri biraz da mecbur kalışla, sonraları merakla filizlenen bu macerada neler bekliyordu peki? Aziza’nın sıra dışı hayatı, İtalyanca’yı henüz tam öğrenememişliği Beata’yı kararından döndürmeye yetecek miydi? Aziza etrafına örülen önyargı duvarlarından bunalacak mıydı?
Aziza ve Beata’nın yazarlık yolculuğunun da açığa çıkardığı gibi, dünyadaki bütün çocuklar doğduklarında aynıdır, aynı zamanlarda aynı şeyleri yapar, aynı şeyleri söylerler. Belki, Beata’nın ömrü boyunca yaptığı yolculuklardan daha fazlasını İtalya’ya gelebilmek için yapan Aziza’nın dünyanın bütün yetişkinlerinin birbirine benzediğini Beata’dan daha iyi bilmesi, yollara düşenin erken büyümesindendir. Ama bu onları farklı yapmaya yetmediğine göre, çocukları ülkelerinin sınırları, evlerinin konumu ya da dillerindeki tınıdan dolayı ayrıştıran nedir? Onlara dostlaşamayacaklarını öğreten kuralları kim yazar?
Ben ve Sen, göç /göçmenlik ve ‘öteki’ ile iletişimi, yetişkinlerin utanç verici önyargıları ile çocukların saf merakının çelişkisine dokunarak anlatıyor. Genç okuru sınıf farkları, kimlikler, göçmenlik, ötekilik, yurtsuzluk kavramları üzerine düşünmeye de çağıran sıcak bir öykü bekliyor. Diğer yandan kitap yetişkinleri, kendinden olmayanı kötü huylarla ilişkilendirmekten vazgeçmeye ya da acımaya son verip tanımaya; kendilerinin saydıklarını korumada gösterdikleri dikkati bir başkasının onurunu, haklarını korumak için de göstermeye davet ediyor. Ben ve Sen, göçmenlere yönelen nefret söyleminin her gün büyüdüğü ülkemizde her çocuğun okumasını dileğim bir kitap.
Varlık meselesine ilişkin bunca yıllık tartışmanın birikimini, bir hayatın nasıl başladığına ilişkin fikir yürüten çocukların yanıtlarında derleyebilen ve onlara yeni sorular armağan eden bir kitap sevilmez mi?
Guisi Quarenghi tarafından yazılan Ben ve Sen’i, Giuditta Gaviraghi resimlemiş. Nilüfer Uğur Dalay’ın çevirdiği kitap Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanıyor.
“Umut Armağan Eden Yaşamöyküsü Yazıcıları: Ben ve Sen” için bir yorum