Yazı kategorisi: Okul Öncesi - 5+, Okul Dönemi - 7+

Hayat Bana Güzel Tamam Ama: Ben Nasıl Ben Oldum?

Çocuklar durmadan düşünüyor, merak ediyor, soruyor. Bu dur durak bilmeyen merak hali yetişkinlerin de hoşuna gidiyor, ta ki sorular ‘o malum meseleler’ etrafında dönmeye başlayana kadar: “Ben nasıl oldum? Beni siz mi yaptınız?”  Çocukların sorularına tatmin edici yanıtlar almadan susmayacağını elbette iyi biliyoruz. Güzel, peki onlara ne demeyi planlıyoruz?  Klişeler yaşlanmaz deyip leyleklere selam mı göndereceğiz yoksa “Bu konular beni aşar.” deyip çocuğu kışkışlayacak mıyız? Ben bu sorulara aklı başında yanıtlar üretirim aslında ama, onun anlayabileceği şekilde nasıl anlatsam bilemiyorum diyorsanız, yardımcınız işte bu kitapta. Şirin mi şirin, çilli bir oğlan bildiklerini anlatmak için sabırsızlanıyor.

“Ben nasıl oldum?” sorusunu sorup sormadığımı hatırlamıyorum. Bu meseleye dair hatırladığım ilk şey, arkadaşımın trenli kitabı. Orta boy bir kitabın sayfalarında gülümseyen yüzleriyle pembe ve mavi tren vagonları arka arkaya dizilmişti, sanırım sorumuza cevap üretme anında hareket ediyorlardı, dumanlar, çuf çuf sesleri… Anneyi pembe, babayı mavi tren vagonu olarak düşünmek; bebek nasıl olur sorusuna yanıt vermek için bu vagonları  arka arkaya dizip duman çıkarttırmak hayli ilginç bir hayal gücünün ürünüymüş! img_20201030_1102507471516529122974216.jpg

Neyse, biz konumuza dönelim; çocuklar bu soruyu yıllardır yılmadan soruyor ama  ebeveynin okulluluk durumundaki artış yanıtları pek değiştirmiyor maalesef.  İyi okulları bitirmiş (eğitim almış demiyorum) anne babaların bu soruyu soran çocuğa bir tokat yapıştırdığını sakince anlattığı bir ülkede yaşıyoruz.  “Şimdi değil sonra…” “Sen bunu nereden duydun?”, “Git öğretmenin anlatsın sana.”, “Senin başka düşünecek bir şeyin yok mu?”… Eşe dosta çocuğun bu soruyu sorduğunu anlatılıp, oğlansa bıyık altından gülümseyerek çok gözü açık olacağını söylenir, kızsa daha bu yaşta aklına bunlar geliyor diye kaygılanılır. Leylekler getirdi en masum yanıtlardan biri oluyor bu tepkilerin yanında.  Çocuklar bu soruyu soracak haklı olarak! Öyle ya, kanlı canlı, koşuyor, oynuyor. Yeni bir oyuncağı var nereden aldığını biliyor, yediği meyvenin nasıl yetiştidiğini anlatıyorsunuz, elindeki çöpün kaynağı bitirdiği kek. Peki kendisi nereden geldi? Mağazadan mı alındı? Parkta mı bulundu? Tarlada mı yetişti? Önce anne babalar bulacak sorunun yanıtı. İnsanız, üremek istedik ve bunda utanılacak bir şey yok. Çocuğa tutarlı,  bilimsel yanıtlar verip;  seni çok istedik diyebilmek, ona ne kadar değerli olduğunu  anlatabilmek bu kadar güç olmamalı. Herkes üzerine çekilen örtüyü yırtacak, mecbur.IMG_20201030_110319

Ben Nasıl Ben Oldum?’da, o terleten soruları kızıl saçlı, çilli, şirin bir oğlan çocuğu ben diliyle, haliyle yaşıtlarının anlayabileceği bir şekilde yanıtlıyor. Babasının testislerinde bir tohum, annesinin karnında minicik bir yumurta olduğu zamandan başlıyor anlatmaya. Çocuğa çok değerli olduğunu hissettiren bir kitap bu,  minik oğlan “Annem ve babam el ele dolaşıyor ve beni çok özlüyorlardı. Ancak yalnızca beni, başka birini değil!”  derken okuyan minik de aynı şeyleri düşünecek bence.  Kitap, anne kimdir, neden özeldir, baba kimdir, bebeğin varolmasındaki rolü ne, annenin karnı nasıl büyür sorularına kısaca yanıt verdikten sonra anne ve babanın bir çocukları olmasına karar verdikleri anı hayli romantik senaryolarla anlatıyor. Anne ve baba patlayan bir otobüs lastiği sayesinde tanışıp aşık olmuş olabilir ya da baba annenin ayakların takılıp düşmüştür; sokakta çarpışmışlar ya da çocukluktan beri arkadaşlar… Bu aşık ikili bir çocukları olsun istemekte ve birbirlerini çok sevmekteler. Bu en önemli şart çünkü birbirlerini sevmezlerse çocukları olmaz. Çocukları olmasını isteyen yetişkinlerin yerine getirmesi gereken  ikinci şart ise; seks. Babadan gelen tohumları, annenin döllenmeyi bekleyen yumurtasını, tohumun  yumurtayla birleşmesini ve bebeğin  büyümeye başlayaşını öğrenip devam ediyoruz cevabını aradığımız soruları sormaya: Anne karnındaki bebek nasıl beslenir, bebeğin kız mı oğlan mı olacağı nasıl belirlenir;  ikizler, üçüzler ve dahi altızlar nasıl olur, anne karnındaki bebek nasıl gelişir neler yapar, nasıl nefes alır ya da nefes alır mı, o suyun içinde boğulmaz mı, bebekler ne kadar sürede doğar, nasıl, nerede doğar, doğduktan sonra nasıl büyür, sezaryen nedir? Peki tüm bu güzel değişimler anne karnında olurken baba kendini dışarıda kalmış hissetmez mi? Etmez elbette. Karnında taşımasa da bebek annenin olduğu kadar babanındır da ve bakımı anneyle birlikte üstlenir. Ayrıca anne babanın çocuklarının olması için illa tohumun yumurtayla buluşmasının şart olmadığı, başka çocukları evlat edinerek de çocuk sahibi olunabileceği anlatılmış kitapta.IMG_20201030_110237

Ben Nasıl Ben Oldum? mühim sorulara çocukların kafasını karıştırmadan, yalın, bilimsel yanıtlar veriyor. Üstelik tepeden bir dille değil, kendilerine çok benzeyen cingöz bir çocuğun ağzından. Soruya yanıt arayan anne babaların, her an düşünen, durmadan merak eden minikleriyle keyifle okuyabilecekleri bir kitap. Kitap bilgiyi hayal gücüyle yanyana koşturmuş, pek sevimli çizimleri de yanlarına katıp iyice tatlı bir hale getirmiş bu yolculuğu. Aralardan fırlayan kedi ve köpekler, babasıyla futbol oynayan kız çocukları gibi detaylar beni  çok gülümsetti.

Kitap iki yılı aşkın süredir benimleydi, ilk okuduğumda pek de hoşuma gitmeyen bir iki ifade nedeniyle biraz ötelemiştim açıkçası. Yakın zamanda tekrar okuyunca kitabı beğendiğimi ve hakkında yazmam gerektiğini düşündüm.  Hoşlanmadığım ifadelerden de söz etmek isterim tabii : Tıbbi destekle dünyaya gelen bebeklerin anlatıldığı bölümde yıldız tozu, ahududu suyu, tarçın, şeker, “ekstra inceltilmiş bebek karışımı”  kullanılan bir laboratuvar resmedilmiş. Elbette bir çocuğun tüp bebeğin ya da bu süreçteki tıbbi yardımların detayını bilmesi gerekmiyor ancak  “Ben nasıl oldum?” sorusuna bilimsel yanıtlar üretmeye çalışırken bebeğin yıldız tozuyla yapıldığını anlatmak çabamızı ters yüz etmiyor mu?  Ve her şeyin net ifadelerle anlatıldığı bir kitapta babanın pipisi annenin kukusu olmasa?  Yerine ne diyelim derseniz şuan alternatif üretemiyorum ama muhakkak bulunabilir. Erkekler büyüdükçe pipi yerine farklı kelimeler kullanıp cinsel iktidarlarını yüceltmekte zorluk çekmiyorlar ama özellikle kadın cinselliğinin bu kadar bastırıldığı, ayıp sayıldığı bir ülkede cinsel organını kuku diye tanıyan çocuklar ömrü boyunca ona farklı ve gizli adlandırmalar bulmaktan kurtulamıyorlar. Saklamanın ve sindirmenin ilk adımı oluyor bu isim. Türkiye’de kadın kimliğine ve cinselliğine sahip çıkmak için tırnakla kazımak gerekiyor,  sistemin kadına biçtiği rol ve onu sömürüsü konusunda bilinçli olan arkadaşlar için bile bu meseleleri yüksek sesle konuşan kadınlar biraz ‘yırtık’. Bastırılmış cinsellikleriyle bağıra çağıra kadınları hedef tahtasına oturtanlara inat, özellikle de kız çocuklarına cinsiyetlerini, cinselliği doğruca anlatmak ve insan olmanın gereklerinden utanmamak gerektiğini söylemek lazım. Ben Nasıl Ben Oldum? bu çabada çok etkili bir yardımcı olabilir.IMG_20201030_110338

Ben Nasıl Ben Oldum?, Katerina Janouch tarafından yazılıp, Mervi Lindman tarafından resimlenmiş. Kitabın orjinal dili İsveççe, haliyle çevirmenini artık tanıyoruz: Ali Arda. Kitap Dinozor Çocuk tarafından yayımlanıyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s