Toplumsal cinsiyet ve çocuk kitapları dosyasının son konuğu Küçük Feministin Kitabı. Kız ve erkek çocuklar arasındaki eşitsizliği fark eden Ebba’nın tükenmeyen soruları ile kadınların eşitlik mücadelesi tarihinde yolculuk yapma imkanı sağlayan ve yeni, yine, yeniden sorgulamalara kapı aralayan bir metin bu.
Her şey sıradan bir günde başlıyor. Gazeteyi karıştırırken G-8 zirvesinin fotoğrafına takılıyor gözleri Ebba’nın. Takım elbiseleri içinde, hayli ciddi bir grup erkek. Dünyayı yönetmekle meşguller. Ülkeler arasındaki eşitsizliği derinleştirmek diye de okuyabiliriz bunu elbette. Ebba’nın aklına sorular düşüyor fotoğrafa baktıkça. Kim bu adamlar, neden dünyayı bu sekiz yaşlı adam yönetiyor? Dünyada bunca insan varken neden onlar? Neden aralarında hiç kadın yok, kadınları bu ciddi toplantılara kabul etmiyorlar mı? Dünyayı sekiz çocuk yönetse ve keyifli işlerle tüm dünyayı mutlu etse, ah ne iyi olurdu. Ya da en iyisi, bunca farklı insanın yaşadığı dünyada farklı fiziksel ve kültürel özelliklere sahip sekiz kişi bir araya gelse ve dünyayı bu sekiz yaşlı ciddi erkekten kurtarsa? Evet, işte bu en iyisi! Eşitlik mücadelesine gönül vermiş yeğeni Jorinda değişim için değişimi isteyenlerin sayısının artması gerektiğini söyleyince, Ebba kendi “Beşler Grubu”nu kurmaya karar veriyor. Grupta toplumsal cinsiyet normlarının erkeklere biçtiği söylemlerden rahatsız olan iki de erkek arkadaşı da yer alıyor. Başlıyorlar konuşmaya; neden erkeklerden güçlü, kızlardan nazik olmaları bekleniyor? Neden müzik klipleri ve reklamlarda kadınlar bedenleri ile temsil ediliyor? Tüm dünya fiziki özelliklerimize müdahil olma hakkını nereden buluyor? Sorular soruları takip ettikçe eşitsizliğin boyutları da belirginleşiyor ve sloganlarını buluyorlar: “Ben, benim. Olduğum gibi olmalıyım!”
Ebba ilerleyen günlerde anneannesi ile taş devrinde kadın erkek iş bölümünü ve bu iş bölümünün günümüz dünyasına mirasını konuşuyor. Pek de bir şey değişmemiş değil mi Ebba? Sonra, bu gidişe isyan eden kadınları. Erkeklerle eşit eğitim ve tanınma hakkına sahip olmak için yola koyulanları. 1700’leri, Mary Wollstonecraft ve hala çok şey öğrendiğimiz kitabı Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’ni mesela. Aynı devirlerde İsveç’de yaşayan büyük büyük anneannesinin ve varsıl kadınların hayatlarını. Eğitime ulaşabilmek ile sınıflar arasındaki ilişkiyi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ayırdına varabilmekle eğitim arasındaki bağı, aslında. Oradan oy hakkının önemine, iktidar kelimesinin anlamı üzerine düşünmeye, Süfrajetlerin mücadelesi ve kazanımlarına. Simone De Beauvoir oluyor sohbetin konuğu daha sonra ve “Kadın doğulmaz, kadın olunur” dediği İkinci Cins isimli kitabı. Nasıl yani Ebba’yı sonradan mı kadın yaptılar, o uydurulmuş bir şey miydi? Neden pembe ve dantelli elbiseler giymesi uygun görülmüştü küçükken? Peki ya bedenimiz kimin? Bizim mi yoksa bedenimizden hoşnut olmamamızı sağlayıp bundan para kazananların mı? Kendimizken mi güzeliz, yoksa olmamızı istedikleri gibi mi? Kadınları kırılgan birer arzu nesnesi olarak temsil eden medyaya karşı neler yapabiliriz? Peki ya kendimizi bunlara karşı savunmak için? Berit’in hikayesi ve sınıflandırdığı dışlama yöntemlerinin günlük hayatımızdaki örnekleri neler peki? Sürekli utandırılmaktan, dışlanıp kararlarımızdan vazgeçirilmeye çalışılmaktan sıkılmadık mı? Pes etmeyip nasıl direnebiliriz? Beşler Grubu’nun 8 Mart’da coşkuyla haykırdığı sloganı bir kez daha tekrarlamakla başlayalım işe: “BEN, BENİM VE OLDUĞUM GİBİ OLMALIYIM!”
Toplumsal cinsiyete dair sorular ve eşitsizliğe müdahale sorularıyla başlayan ve kadınların eşitlik mücadelesinin temel uğraklarından söz eden Küçük Feministin Kitabı’nı -tıpkı Beşler Grubu’nun üyelerinde olduğu gibi- tüm kız ve erkek çocuklar okuyabilse, keşke. Bana biçilen rollere neden mahkum olmak zorundayım, ben kimim ve kendimi nasıl iyi hissedebilirim gibi temel sorulara tarihsel miraslarla yanıt veriyor kitap. Henüz yolun başındaki genç insanlara, medyada her gün karşılarına çıkan kadın ya da erkeklerin aynısı değil kendileri olmanın önemi üzerine düşünme imkanı ve cesaretini aşılayacaktır Küçük Feministin Kitabı. Kitabın sonunda temel kavramlar hakkında bir sözlük, kitap ve film önerileri, dayanışma ve mücadele gruplarının erişim adresleri de yer alıyor.
Küçük Feministin Kitabı Sassa Buregren tarafından yazılıp resimlenmiş. Ünzile Tekin’in çevirdiği kitap Güldünya Yayınları tarafından yayınlanıyor.