Çevreyi korumak, doğaya saygılı bir yaşam sürmek ülke gündemine aniden -ve biraz da zoraki- girdi. Kişisel tasarrufumuzdan ötesini düşünmeye pek alışkın olmadığımızdan plastik poşetlerin parayla satılması halkı ,“plastik poşet parayla satılmalı çünkü doğaya zararlı” ve “hayır efendim, paralı satış bütçeme zararlı”cılar olarak ikiye böldü. Plastik poşetin paralı olmasından önce atılması gereken çok daha büyük adımlar olduğunu düşünüyordum ki, Bayan Tilki’nin çevreci sınıfı ile tanıştım. Evet, doğayı korumak için çok daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç var çünkü yakın gelecekte ülkemizde korunmaya ihtiyaç duyan bir doğa kalmayacak gibi. Hazır plastiğin doğada yarattığı tahribat kulaklarda çınlamaya başlamışken, kapsamlı düzenlemeler talep etmek dışında, günlük yaşamımızda neleri değiştirebiliriz sorusuna yanıt aramak için Bayan Tilki’nin sınıfına konuk olalım.
Her şey sınıf öğretmeni Bayan Tilki’nin günün birinde okula bisikletle gelmesi ve “yeşil olduğunu” ilan etmesiyle başlıyor. Kafası karışıyor Fare’nin: “Yeşil olmak da neyin nesi?”. Kaygılanıyor Rakun: “ Bu bir çeşit hastalık belirtisi mi yoksa?” Kurbağa’nın, Kirpi’nin, Tavşan’ın aklında benzer sorular dolanıyor aynı anda: “Yeşillenmek arabalarda yaşanan bir aksaklığın adı mı?” Öğretmenleri “yeşil olma”nın anlamını ve üç temel prensibini tahtaya yazınca doğayı korumak için çevreci olmak fikri sınıfın gündemine yerleşiyor. Peki çevreci olmak sanıldığı kadar kolay mı? Çünkü doğayı korumak kendinden başkalarını düşünmek öncelikle; ağaçları, suları, havayı, tüm hayvanları… Bu yüzden de kişisel zevklerinden, alışmış olduğun düzenden vazgeçebilmeyi gerektirir. Her zaman en yenisini, en rahatını istememeyi, örneğin. Ama vitrindeki havalı spor ayakkabıyı ilk giyen olmayı kim istemez ki? Kombinin ısıttığı sıcacık bir evde uyumayı? Peki duşta söylenen şarkıların tadı başka nerede bulunabilir ki? Bayan Tilki’nin sınıfı çevreci olmak için gereken özveri ve sorumluluğa sahip mi? Alışkanlıklarını değiştirebilecekler mi? bu soruların cevabı küçük okuru Bayan Tilki’nin Sınıfı Çevreci Oluyor’da bekliyor.
Doğayı korumak meselesi, tüketmeyi varoluşun ana sebebi olarak kavrayan kuşakların zihninde hala büyük bir soru işareti. Önemsenmesi gerekmeyen, daha sonraki bir zamana ve başka kişilere yüklenebilir bir sorumluluk. Yeni bir sayfa açmak, küçücük adımlarla nelerin değişebileceğini görmek için Bayan Tilki’nin Sınıfı ile hızlı bir tanışma öneririm. Hem bu tanışmadan keyif alınırsa, neşesi bol sınıfın iyi gıda ve sporla buluşma maceraları; Bayan Tilki’nin Sınıfı Sağlıklı Oluyor da okunabilir.
Bayan Tilki’nin Sınıfı Çevreci Oluyor, çocukların dünyasına girmesi zorlu meselelerden birini parmak sallamadan, ders veren bir dille aktarmak hatasına düşmeden keyifle anlatıyor. “Ben ne yapabilirim ki?” sorusunu okurunun hayatında karşılık bulabilecek örneklerle yanıtlıyor. Dünya hepimizin fikrinin hayvanlarla dolu bir sınıf tarafından dile getirilmesi öyküyü hem sıcak hem gerçek kılıyor bence. Çizimleri, özellikle kafadaki soruların etkisiyle aniden değişiveren mimikleri, incelemek çok keyifli. Kitap bittikten sonra okur çevreyi korumak için hayatında neleri değiştirebileceğinin listesini yapabilir, aylık kontrollerle neleri yapıp neleri atladığını not edebilir. Listelerini sınıfıyla paylaşıp fikirlerini zenginleştirebilir. Geri dönüşebilen malzemelerle oyuncaklar tasarlamak, çevreci etkinleri takip edecek bir ekip oluşturmak, çevreyi korumayla ilgili diğer kitapların listesini oluşturup bunları takas ederek okumak; kendi sınıflarının çevreye katkılarını hikayeleştirmek, hatta Bayan Tilki’nin Sınıfı Çevreci Oluyor’u bir tiyatro metnine dönüştürüp sahnelemek de benim etkinlik önerilerim olsun.
Bayan Tilki’nin Sınıfı Çevreci Oluyor, Eileen Spinelli tarafından yazılıp, Anne Kennedy tarafından resimlenmiş. Gülizar Yıldırım tarafından çevrilen kitap Uyurgezer Kitap tarafından yayınlanıyor.
harika 🙂
Çok teşekkürler 🙂