Zor zamanlardan geçiyoruz. Bu üç kelimeyi hayli sık bir araya getiriyoruz hem de. Zor zamanlar bir köşede öylece duruyor da gündemler ona yeni sıfatlar kazandırıyor gibi. Son bir yılda yaşananlarla işler büsbütün zorlaştı, biliyorum. Bir de paylaştığımız zorluğun dışında kalanlar var, evimizin içinde, aklımızın köşesinde, kalbimizin derininde; bize ait.
Ben kendi dünyamda hayli zorlu zamanlardan geçiyorum mesela. Öfkeliyim, kırgınım, çokça kaygılıyım. Düşüne düşüne yürürken bir köpekle karşılaşıyorum yolda, gülümseyerek seslenmem onu sevindirmeye yetiyor. Beni de elbette. Kedilerin mamaya doğru koşmasını izliyorum. Hayatı bahçe duvarlarıyla sınırlı bir komşuma selam veriyorum, konuşacak birini bulmak mutlu ediyor onu. Her biri küçücük anlar. Her biri mutlu ediyor karşımdakini ve beni. Sonra bir kitap çıkıyor karşıma, adı: İyilik. “İyilik ve nezaket hakkında bir kitap” yazan kapağını heyecanla aralıyorum. Hayranı olduğum Axel Scheffler’in önsözü ile başlıyor metin. Benim ilk yazıma da konu olan kitaplarının kahramanlarından, onların ufacık iyiliklerle nelere dokunduklarından söz ediyor. Ardından dünyanın farklı yerlerinde yaşayan 38 çizerin fırçası geziniyor sayfalarda.



Bir çocuğa iyilikten söz etmenin yollarında adımlıyorlar. Bir dudağın kıvrımına, başka bir ele değen elin sıcağına, bir ağacın dalına, minicik bir yara bandına, coşkulu danslara, yalnızca dinlemelere, uzun yolculuklara, balonlara dolan nefeslere, bir gitarın teline konuk ediyorlar okurunu. Bir başkasının derdini çare olabilmenin, gülümsemeyi yüzden yüzden dağıtmanın ne küçük ayrıntılarda saklı olduğundan söz ediyor ormanlar, oyunlar içinde. İyilik ve nezaket tek başına neye yarar demeyin, bir anlığına da olsa bir canlıya kendini iyi hissettirmek az şey mi? Bu fikri büyütmek, dönüştürmek de elimizde tabii ki. Ben dayanışma demeyi tercih ederim, örneğin. Özellikle, zor zamanların sıfatı gün geçtikçe güçlenirken, büyük dertlerin herkesi eşitlemediği artık herkes tarafından anlaşılmışken dayanışma her zamankinden daha da önemli. Başkalarının kötü hissetmesine neden olmadan, görmezden gelmeden, daha iyi bir dünya için sorumluluk almaktan çekinmeden de mutlu olabiliriz. Mutluluğu kendine saklamak bencillerin işidir, mutluluğu herkes için isteyenlere upuzun bir gökkuşağı!



İyilik’in önsözü, kitabın çizerlerin biri olan Axel Scheffler tarafından yazılmış. Çizerleri ise; Beatrice Alemagna, Steve Antony, David Barrow, Rotraut Susanne Berner, Sir Quentin Blake, Serge Bloch, Melissa Castrillon, Benjamin Chaud, Marianne Coppo, Kitty Crowther, Pippa Curnick, Gerda Dendooven, Michael Foreman, Lucia Gaggiotii, Ingrid Godon, Susanne Göhlich, Chris Haughton, Nicola Kinnear, Ole Könnecke, Anke Kuhl, Sarah McIntrye, Dorothee de Monfried, Lydia Monks, Jörg Mühle, Thomas Müller, Barbara Nascimbeni, Guy Parker- Rees, Moni Port, David Roberts, Nick Sharratt, Birgitta Sif, Helen Stephens, Lizzy Stewart, Birtta Teckentrup, Philip Weechter, Ken Wilson-Max, ve Cindy Wume. Çizerler, kitabın mesajına uygun bir kararla, çizimlerini bir yardım derneğine bağışlamış. Her birinin kısa biyografileri çizimlerinden bir detayla paylaşılmış, çizgilerini sevdiğiniz çizerin diğer işlerine göz atma imkanı doğmuş. Meltem Aydın’ın çevirdiği kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanıyor.

