Antonio minik bir oğlan. Evde, okulda, sokakta, otobüste, her an her yerde. Öylece durduğu yerde duruyor sanıldığında bile kıpır kıpır. Salondaki sandalyenin altından göz kırparken saniyeler içinde salınmaya başlıyor göklerde. Onun yanında, bunun yöresinde, ana babasının evladı, öğretmeninin öğrencisi; herkesin bir şeyi, kimisinin her şeyi bazen. Ve her daim “göründüğünden çok daha fazlası.” Çünkü küçük bir çocuk o, her ânı yeni bir hikâye.
Okumaya devam et “Kraliçenin Sofrasında Rengârenk Canavarlarla: Antonio Gibi Biri”Etiket: bukitabıçoksevdim
Mahzenden Taşan Macera:Gaudi’nin Gizemini Çözen İki Kafadar
Her şey sicili pek de temiz sayılamayacak bir antikacının, şehirdeki herkes tarafından tanınan Bayan Amat’a yazılmış eski bir mektuptaki imzayı tanımasıyla başladı. 1925’te atılmış bu imza, Barcelona denince akla gelen görkemli yapıların mimarı Gaudi’ye aitti ve satırlarında Sagrada Familia’daki büyük bir sırrın bahsi geçmiyor olsa bu mektup antikacı için sadece iyi bir satışın konusu olabilirdi.
Okumaya devam et “Mahzenden Taşan Macera:Gaudi’nin Gizemini Çözen İki Kafadar”Ayağına Apartman Düşenler, Kendini Kırmızı Balık Sananlar ve Momolar: Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz
Her şey yedi yıl evvel başladı. Yedi yıl evvel “Kucak, yoksa ciyak” günlerinde. Üç basamak ve çekim gücü yüksek o kırmızı düğme sahnedeydi. Annesinin “bu bir mucize.” diyen sesini duyduğunda fark etti olağanüstü güçlerini Maurice Ackerman. Pardon, Süperackerman!
Okumaya devam et “Ayağına Apartman Düşenler, Kendini Kırmızı Balık Sananlar ve Momolar: Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz”Artık Uyanma Vakti: Çok Fazla Masal Okuyan Prenses
Yüksek Orman Kralı ile Güzel Orman Kraliçesi. Adları ne heybetli. Elbette sarayları da öyle. Parlak taçları var, gösterişli giysileri. Altın varaklı çerçevelerde tabloları, kontlar, konteslerdir ahbapları. Kızları var bir de. Adı Prenses Serena. Tüm kapılar açılır önünde, pervanedir etrafında cümle alem.
Okumaya devam et “Artık Uyanma Vakti: Çok Fazla Masal Okuyan Prenses”