Bu gizem dolu yolculuk postacının kapıyı çaldığı anda başladı. Zarf Özgür’e gelmişti, gittiği her ülkeden kızına mektuplar göndererek ona dünyayı gezdiren babasından. Üstelik zarftan çıkan kartpostalda yer alan resmin hikâyesinden söz etmeyi de ihmal etmemişti babası: Ressamı Velasquez’di, resmin ortasındaki küçük kız ise İspanya prensesi Margarita- Teresa. Özgür resme baktıkça yeni bir detayı keşfetti, keşfettikçe soruları arttı durdu. Margarita’nın elbisenin sırrı neydi? Prenseslerin arkadaşlarıyla ilişkileri nasıldır? İnsanları tanımlarken kullandığımız yaftalar onları incitiyor olabilir mi? Baktıkça sordu Özgür, sordukça daha da dikkatle baktı. Derken bütün soruların cevabını birlikte bulacağı yol arkadaşı çıkageldi aniden: Azteklerin sanat tanrısı Hoşipili! En büyük zevki sanat eserlerini merak eden çocukları gezdirmek olan bir dosta kim hayır diyebilirdi ki? Özgür de hayır demek istemezdi elbette ancak küçük çekinceler elini kolunu bağlıyordu sanki, ta ki Hoşipili “ İnsan hayal kurarken özgür olmalı. Yoksa hayaller insana küser.” diye fısıldayana kadar. Özgür’ü Margarita- Teresa’nın kapısını çalacağını yolculuk için yüreklendiren işte bu fısıltı oldu. Hoşipili ve onun sevgili atı Yeşil Kanat ile birlikte başladılar göklerde süzülmeye. Tablonun daimi konukları ve Özgür biraz Türkçe, biraz İspanyolca ile tanışıp anlaşmaya çalıştılar önce; sonra öğrendi Özgür bir resmin nasıl yapıldığını, yansımaları, resme gizlenen imgeleri, bakmanın ve görmenin anlamını. Yolculukları tamamlanıp, Hoşipili ile ayrılık vakti geldiğinde biliyordu ki Özgür, onunla yeniden yolculuğa çıkmak için bir resme severek bakmak yeterliydi.
Tablodaki Prenses, Gizemli Mona Lisa, Konuşan Ayçiçekleri, Esrarengiz Resim, Dünyanın En İlginç Yüzleri’nin de içinde yer aldığı “Resmin Baş Yapıtlarına Yolculuk” serisinden. Serideki hikâyeler, bir çocuğun ünlü bir tabloyla karşılaşması ve ona dair merak duyması ile başlıyor, bu merak her hikâyede farklı bir yardımcıyla çıkagelen Hoşipili ile öncülüğündeki yolculukla birlikte artıyor. Yolculuğun son durağında tablonun hikâyesini, hem yapıldığı dönemin koşulları hem de temel resim bilgisi ile harmanlayıp anlatıyor Hoşipili.
İnsanın kendi farkındalığından hayvanlara değer vermeye, herkese eşit saygı göstermekten sevginin hallerine pek çok güzellikten söz etse de bence serinin en değerli çağrısı Hoşipili’nin her kitapta yinelediği hayallerin sınırsızlığına ilişkin sohbetleri. Katı kurallar, toplumsal olanın gerçek olarak belletilmesi çocukların kendi hayal güçlerine ket vurmalarının yanında baktıkları sanat yapıtlarını dahi öğretilmiş gerçeklik sınırları üzerinden anlamlandırmalarına neden oluyor. “Resmin Baş Yapıtlarına Yolculuk” hem metnin kurgusu hem de kolajla bezeli görsel tasarımı ile zorlu bir konuyu her çocuk için ilgi çekici ve erişilebilir bir hale getirmeyi başarmış.
Ülke, kültür sanata dair çabanın en olumsuz anlamları yüklendiği zamanlardan geçiyor; çocukları bilimle, sanatla buluşturmak, merak duymaktan uzaklaşmamalarını sağlamak yakıcı bir hal alıyor. Tablodaki Prenses ve serinin diğer kitapları resme dair sorulara yanıtlar bulmak ve yeni sorular sormak için iyi yol arkadaşları olabilir.
Serinin diğer kitapları gibi Tablodaki Prenses de Tevfik Taş tarafından yazılıp, Sahar Bardaie tarafından resimleniyor ve Evrensel Çocuk Kitaplığı’nca yayımlanıyor.
“Aynadan Yansıyan Sanat: Tablodaki Prenses” için bir yorum