Yazı kategorisi: Genel, Okul Dönemi - 7+

Evlerini Terk Ettiler Ama Bu Daha Başlangıç: Mantova’nın Cüceleri

Hikâyemiz bir grup çocuk ve bir yazarın günün birinde Gonzaga Hanedanlığı’nın hüküm sürdüğü Mantova Düklük Sarayı’nı ziyaretinin armağıdır; insanların ve devlerin de gezindiği bir cüce hikâyesi yazmışlar bizim için, gölgelerin boyuna kanmayalım diye.

"... Anlatacağız şimdi/ maceralarını cücelerin..."
“… Anlatacağız şimdi/ maceralarını cücelerin…”

Bahsi geçen sarayda büyük büyük beyler kocaman odalarda arz-ı endam eyler, şımarıklık edermiş. Güçleri de saldıkları korku da sarayları gibi uçsuz bucaksızmış. Devasa saraylarının bir katı varmış ki diğer katlara hiç mi hiç benzemezmiş, orada kimin yaşadığını anlamak güçmüş. Tavanı yere değen bu kattaki odalar oyuncak gibiymiş. Evet, o kat hanedanlığın cücelerine aitmiş. İçine tıkıldıkları odaların küçüklüğünden, üstlerinde tepinenlerin gürültüsünden şikayetçi hâlde yaşamaya çalışırmış cüceler. Öfkelilermiş, hem de çok… Öfkelilermiş, cüce doğdukları için… Öfkelilermiş, suçlu sandıkları benliklerine… Dük, yüzbaşı ve hatta sarayın soytarısı bile öylesine uzunmuş ki, talihin bir kendilerine gülmediğine inanır, suçu kendilerinde ararlarmış. Soytarı Rigoletto’ya uyup ayaklarını bile sulamışlar geceleri, denemedikleri şey kalmamış boylarını bir santim uzatabilmek için, ama nafile. Hiçbir şey değişmemiş hayatlarında, kendilerini biraz daha fazla suçluyor olmaktan başka tabii. Sonunda içlerindeki en kısa cüce olan Fasulyecik o güne dek hiç akıllarından geçmeyen şeyi yapmaya karar vermiş: Cesaret etmek ve yola koyulmak. Büyümenin sırrını aramak üzere Mantova şehrinin yollarını arşınlamış Fasulyecik, Te Sarayı’nda Olimpos’a tırmanan devlerle tanışmış, o devler ki tanıdığı herkesten daha uzun, daha heybetliymiş; büyümenin bir sırrı varsa kim daha iyi bilirmiş ki yerini onlardan başka? Devler hikâyeyi dinlemiş, dinlemiş ve inletmişler sarayı: “Cücesin çünkü cüce evinde yaşıyorsun.” Fasulyecik tüm insanlar gibi duymuş ama anlamamış kendisine öğütleneni. Arkadaşlarıyla paylaşmak istemiş işittiklerini.

"...Düklük Sarayı'nda/ Yaşar büyük büyük beyler/ Tam beş yüz odada..."
“…Düklük Sarayı’nda/Yaşar büyük büyük beyler/ Tam beş yüz odada…”

Tam da saraydaki törene denk gelmiş dönüşü. Beyler cüceleri birbirleriyle dövüştürüp eğlenmek istemiş. Reddetmiş cüceler beylerin şanına şan, keyfine keyif katmak için birbirleriyle savaşmayı ve kaçıp gitmişler saraydan, muhafızlar her yerde aramış onları. İş aramışlar sokaklarda, dostça karşılanmış, saygı görmüşler; cüceler evini terk ettikleri için daha az cüceymiş onlar artık. Yüzbaşı cüceleri saklayanları korkutup sindirmeye çalışmış ama pes etmemiş halk, teslim etmemiş cüceleri. Yüzbaşı Bombardo ne yapmış ne etmiş bulmuş yerlerini, saldırmış muhafızlarıyla üstüne cücelerin.

Yüzbaşı Bombardo aynı zalim ama cüceler eskisi gibi korkak değil
Yüzbaşı Bombardo aynı zalimmiş ama cüceler eskisi gibi korkak değilmiş

Bombardo aynı zalimmiş kılıcına ve ünvanına güvenen, bu yüzden erken söylemiş zafer türküsünü; neylesin ki bilmiyormuş cüceler tanıdığından çok farklıymış artık, korkusuz ve başları dik. Cesaretle direnenin hangi silah durabilirmiş ki karşısında? Elbette mağlup olmuş saray… Masalın sonunda selam ederken tüm yoldaşlarına cüceler, bir şarkı mırıldanmış içlerinden biri:

“ Hadi bakalım Yüzbaşı Bombardo

Topla git adamlarını.

Unutma ki, bir araya gelince

Devleşir cüceler de.”

Bu güzel hikâyeyin anlatıcısı Gianni Rodari, insanlığın büyük değil iyi kalpli insanlara ihtiyacı olduğuna inanmış çocukluğundan beri ve hep bu uğurda çabalamış. Ne mutlu ki bizlere, hayal gücü ve cesareti ne kitaplarından ne hayatından eksik etmiş, İkinci Dünya Savaşı’nda faşizme karşı direnmiş bu anlatıcının hikâyelerini dinleyebiliyoruz. Onun hikâyelerini dinleyenin cebinde hayaller ve yıldızlar birikir. Bulutlar daha yakındır, hiç olmadığı kadar merak uyandırır hayat ve dizginlenemez cesaret yanıbaşındadır artık.

"Dostum, biliyor musun, siz niye cüce kalmışsınız? Cücelerin evinde yaşıyorsunuz da onun için"
“Dostum, biliyor musun, siz niye cüce kalmışsınız? Cücelerin evinde yaşıyorsunuz da onun için”

Mantova’nın Cüceleri bir harika hikâye ancak cesur olanların anlayabileceği, ömrünü işitmekle tüketenlere üzüleceği. Cüceler ezildikleri için suçladılar kendilerini, makûs kaderlerini; beyler eğlendi onları ezdikçe, tahtlarını daha sıkı kavradılar saldıkları korkuyu gördükçe. Sonra biri çıktı sarıldı ümidine ve dedi ki, izin verdikçe bizi ezmelerine, un ufak olduk ellerinde. Sarıldılar birbirlerine cesaretle. Omzuna dayandığına güvenenden güçlüsü var mı ki dünyada? Artık sana ezdirmem kendimi, bir kez kalktı başım göğe doğru, diye haykırıp direnenden daha yenilmezi ya da ? Yok! Rodari’nin hikâyesini en çok biz severiz belki şu dünyada bugün, anlatılan basbayağı bizim hikâyemizdir çünkü.

"Masalımız bitti burada/ Ayrılırken huzurunuzdan/Selam ederiz/ Bütün yoldaşlarımıza"
“Masalımız bitti burada/ Ayrılırken huzurunuzdan/Selam ederiz/ Bütün yoldaşlarımıza”

Mantova’nın Cüceleri, Gianni Rodari tarafından yazılıp Margherita Micheli tarafından resimlenmiş. Hikâyeyi anlatırken resimlerin hak ettiği övgüyü atladım korkarım; sıra dışı, çerçevelere sığmayan, büyüleyici çizimler var kitapta, yeni bir destan yazmış Micheli’nin fırçası. Çeviri Filliz Özdem’e ait. Her satırda çevirmenin de aynı şiiri okuduğunu duydum ben. Kitap Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanıyor.

Evlerini Terk Ettiler Ama Bu Daha Başlangıç: Mantova’nın Cüceleri” için 3 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s